Divan Kurulu’nun seçim öncesi mali tabloyu ortaya koyan ve kongre sürecini değerlendiren toplantısına katıldım.
Daha önce yapılmayan bir şekilde adaylık başvurularının hemen öncesinde mali tablonun ortaya konması gayet yerindeydi.
Adaylara “Durum bu, sonra bilmiyorduk, etmiyorduk olmasın” mesajı verildi.
Toplantıyı bu yönüyle olumlu buldum.
Ancak bu toplantının tek amacının bu olmadığı da belliydi.
Zira daha önce dillendirilmeyen rakamlar -Bu ay sonu yapılması gereken 17 milyon Lira ödeme gibi- ortaya konarak adeta başkan aday adaylarına göz dağı veriliyordu.
Şimdi toplantıda Divan Başkanı Galip Sakder'e söylediğim eleştiri ve tespitlerini burada da tekrarlamak istiyorum.
Evet Divan tarafından açıkça mevcut yönetimin devam etmesi isteniyordu.
Buna gerekçe olarak da yetersiz isimlerin yönetime gelme ihtimaliydi.
Bunu da anlayabiliyorum.
Zira son 10 yıldır, vurguncular, iş bilmezler, “Bir tur da ben bineyim, resmim duvara asılsın” diyen yetersiz ve haddini bilmezler kulübü bu noktaya getirdi.
Ancak “Sütten ağzımız yandı yoğurdu üfleyerek yiyelim” derken Bursaspor’u küçültmenin, başarısızlığı normalleştirmenin de manası yok.
İnsan ister istemez “Bursaspor nereden nereye geldi” Diyor !
Eskiden Süper Lig’de orta sıralarda olmak bile camiaya doğal olarak yetersiz gelirken şimdilerde iki alt ligde zar zor kümede kalmayı kabullenilmesi istenir oldu.
Hatta "Bu duruma tepki bile gösterilmesin" deniyor.
Tamam tabii ki küfür, hakaret olmasın da, yaşananlara sabır taşı olsa çatlar.
Bu taraftar da insan sonuçta.
Kulübünün tarihini bilenler, büyüklüğünün farkında olanlar ve öyle kalmasını isteyenler tabii ki bu başarısızlığı kabul etmiyor, etmeyecek de.
Evet mevcut yönetim çalıştı, maddi manevi fedakarlıklar yaptı.
Bunların herkes farkında. Ancak asıl beklentiler karşılanamadı.
Sportif alan, kalıcı gelir kaynakları oluşturma, kulübün hakkını savunma ve borçları azaltma konularında istenen sonuçlara ulaşılamadı.
Yani açıkça yetersiz kalındı.
Hal böyleyken yeni ve güçlü bir aday bulmak yerine yetersiz kalanın devamını istemek için çabalamanın mantığı nedir?
Tamam olur olmaz, camianın kabullenmeyeceği en önemlisi Bursaspor’u daha da kötü durumlara düşürecek isimler adaylıktan falan bahseder oldu; ancak diğer yanda biraz cesaret verilse, destek olunsa bir şeyler yapabilecek isimler de adaylığa niyetlendi.
Onların şevki neden kırıldı, neden vazgeçirildiler?
Mevcut yönetim “Biz Ocak ayında tahtayı açıp bu takımı üst lige çıkaracağız” demiş olsa tamam.
Eee o da yok.
Aynı tas aynı hamam olacaksa yani ikinci ligde ite kaka ligde kalacaksak neden bir sene daha bekliyoruz?
Sonuçta mevcut yönetim seneye bırakacak.
Birileri Bursaspor bizim elimizde olsun” diye mi düşünüyor acaba?
O birileri bilsinler ki böyle bir Bursaspor’dan onlara fayda falan gelmez.
Bursaspor ne kadar başarılıysa çevresine de o kadar katkı sağlar.
Bu kulüp sağlıklı yaşam için spor yapılsın diye kurulmadı.
Birilerine maaş ödensin diye de kurulmadı.
Bu kulüp Süper Lig’de zirve kovalasın Avrupa’da şehri temsil etsin diye kuruldu.
Bursa büyüklüğünde ülkeler Dünya ve Avrupa kupalarında finaller oynarken, Bursa’nın tek takımının Türkiye'de alt liglerde can çekişmesi kabul edilemez.
Şehrin ve camianın ileri gelenleri başarısızlığı normalleştirmek ve sürekli taraftarı suçlamak yerine bu kulübü ait ve layık olduğu yere çıkaracak organizasyon için çalışmalılar.
Taraftar bu yapılabilecekken yapılmadığı için tepkili.
Bursaspor'un mali durumu alt liglerde kaldıkça düzelmez. Zira buralarda kulübe doğru dürüst gelir gelmiyor.
O yüzden sehrin camianın ileri gelenleri sadece Bursaspor'u buradan çıkaracak güçlü bir yönetimin goreve gelmesi için çabalamalılar.
Bunun dışında ne yapılırsa boşunadır, oyalamadır, ihmaldir.
Bursaspor Süper Lig’e dönene kadar sık sık tekrarlayacağım cümle ile bitiriyorum.
Tarih şampiyonları yazdığı gibi zor zamanda gerekeni ve hiçbir şey yapmayanları da yazacaktır.