Türk futbolseverlerin stadlardan uzaklaşması, maç yayını reytinglerinin düşmesi ve izleyicilerin kaçak yayına yönelmesi son günlerde futbol kamuoyunda daha fazla gündem olmaya başladı.
Bakıyorum da yetkililerce soruna konan teşhis ve bunun sonucu olarak tedavi önerileri de son derece alakasız.
Öyle marşla, logoyla, Play-Off oynatmayla falan marka değeri artmaz.
Marka değeri gerçekten değerli olanların varlığı ile artar.
Yıllardır, aşama aşama futbolseverler stadlardan uzaklaştırıldı.
En önemlisi futbolun ruhu öldürüldü.
İşimiz spor yazarlığı olsa da futbolsever ve eski bir tribün emekçisi kimliğimle bu konuda biraz kalem oynatmam gerektiğini düşündüm.
YAYINLAR TEK PLATFORMDA TOPLANMALI
Yayın konusunu çok kısa geçeceğim.
Siz spor müsabakalarını 10 farklı platformda yayınlatıp vatandaştan her birine ayrı ayrı üye olmalarını ve kol gibi faturalar ödemelerini isterseniz, haliyle demokrasilerde çareler tükenmez!
Millet çoluğunun çocuğunu rızkını bir sürü farklı yayın kuruluşuna veremiyor işte.
Kaçak yayın izleyenlere “Hırsız” deniyor.
İnsanların spor ve futbol zevkini suiistimal edip ceplerinden ederinden fazla para almak da hırsızlıktır.
Tüm platformlar tek bir çatı altında toplanıp, uygun bir fiyatlama yaparlarsa ne kaçak olur ne de başka bir şey.
TRİBÜNLER NEDEN BOŞ?
Peki tribünler neden dolmuyor?
Buna hem federasyonun hem medyanın hem de kulüplerin yıllardır devam eden yanlış tutum ve uygulamaları neden oluyor.
Türkiye’de futboseverlik zaten hikayeden. Tribünler zaten birkaç istisna takım dışında hiç dolmadı da son zamanlarda iyice sinek avlar durumda.
Futbola olan ilginin daha da azalmasının nedenleri ne peki ?
Öncelikle futbolu yönetenler şunu anlayamıyor.
İnsanlar statlara sadece futbol izlemek için gelmiyorlardı.
Oradaki, ruhu, heyecanı, coşkuyu, rekabeti, meşale şovlarını, atışmaları hatta biraz da itiş kakışı yaşamak için yani işin içinde olmak, eğlenmek için geliyorlardı.
Tribün rekabeti için de geliyorlardı da diyebiliriz.
Bunların hepsi yıllar içinde yok edildi stadlardan.
Adnan Polat'ın 90'lı yıllarda İstanbul derbilerinde yarı yarıya tribün paylaşımını bitirmesi bu sürecin başlangıç noktasıydı.
Şimdi madde madde tribün kültürünün nasil yok edildiğine değinelim…
-Zerre kadar gelişmeyen hatta geri giden, seyir zevki vermeyen Avrupa liglerini izlerken “Bunlarınki futbolsa biz ne izliyoruz acaba !” dedirten sahadaki oyun.
-Yıllardır sadece üç takım taraftarı olmayı empoze eden bir anlayış ve bunun sonucu olarak Anadolu’da kendi şehir takımlarını sevmeyen etkisiz milyonlarca sözde taraftar.
-Ülke gerçekleriyle örtüşmeyen, olması gerekenin 4-5 katı bilet fiyatları
-Şehir merkezlerinden alınıp koyunların otladığı dağ başlarına inşa edilen stadlar.
-Birilerine rant sağlamak için uydurulan Passolig dayatması
-Zırt pırt stat ve tribün kapatma cezaları
-Rekabeti öldüren deplasman yasakları
-6222 denen yasanın futbolseverleri azılı teröristler gibi baskı altına alması.
Elde kameralar tribünleri sürekli gözetleyen ve ardından cezayı yapıştırıp, fişleyen, aylarca cezaevlerinde veya karakol kapılarında imza için süründürenler.
-Adaletsiz hakem ve VAR kararları
-Adaletsiz federasyon kararları
-Adaletsiz kurul kararları
-Finansal hedefi şaşmış, borçları da 7-8 milyarı aşmış İstanbul kulüplerine transfer yasakları gelmezken, 300-500 milyon borcu olan Anadolu kulüplerinin yasaklarla elinin kolunun bağlanması.
-Türkiye Ligini 50’li yıllardaki gibi İstanbul mahalli ligine çevrilmesi.
-Deplasmanlara binlerce kişi gidebilen Bursaspor, Eskişehirspor, Sakaryaspor, Kocaelispor, Göztepe, Karşıyaka gibi kulüplerin yerine İstanbul'un bir kahve dolusu bile gerçek taraftarı olmayan mahalle takımlarını futbolseverlere izletenler ne bekliyorlardı ki?
Bugün Edirne’den Kars’a, Muğla’dan Hakkari’ye üç İstanbul kulübünü tutan kime sorsanız takımlarının karşısında Başakşehir’i, Pendik’i, Kasımpaşa’yı değil, Bursaspor’u, Eskişehirspor’u, Göztepe’yi görmek ister.
Velhasılı kelam futbolu yönetenler taraftar ruhundan anlamıyorlar, hatta bir haberler.
Futbolseverlerin ne istediğini bilmiyorlar.
Üstelik yıllardır bunları yapıp yakıştıranlar, şimdi oturmuş taraftar yok diye ağlıyor !
Bu baskılarla, bu adaletsizliklerle, bu yasaklarla, bu dayatmalarla ve taraftarı, camiası olmayan takımlarda ısrar edildikçe futbolun reytingi hem statlarda hem de ekran başında her geçen gün düşecektir.
Kahvede, berberde bile konuşulmaz hale gelecektir.
Bu gidişe dur demenin yolu da ifade ettiğim gibi belli.
Yukarıda yazdığım futbol severliği öldüren olumsuzlukların büyük bir bölümü ortadan kaldırılsa bu direkt olarak hem statlara hem de ekran başına yansıyacaktır.
Tabii bunların ortadan kaldırılması birilerinin işine gelmeyecektir.
Bu noktada yani işler bu kadar kötüye giderken yetkililer yine o birilerini mi dinleyecek yoksa milyonlarca futbolseveri mi göreceğiz?
Ya da işe yaramaz tedbirlerle yine havanda su mu dövecekler?
Burada sergilenecek tutum Türk futbolunun geleceğini belirleyecek.
Zira futbolseversiz futbol olmaz.