Hemen hemen hergün karşılatığımız, duyduğumuz, yüzleştiğimiz acı tablo...
Evet...
Güvenli, mutlu, huzurlu bir gelecek inşa etmek, eminim ki hepimizin en büyük isteği...
Ancak...
Çocuk ve kadın cinayetleri toplumsal vicdanın kanayan yarası...
Son yıllarda çocuk ve kadın cinayetleri ile istismar vakalarının giderek artması, toplumsal vicdanı derinden sarsan bir gerçek olarak sürekli karşımızda...
Bu sorun yalnızca bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluğun göstergesi bana göre...
Her yeni bir haber; "Bu trajedileri önlemek için ne yapabiliriz?" sorusu...
Peki, ne yapabiliriz?
Eğitimci kimliğimle, bu sorunların çözümüne yönelik yapılması gerekenleri biraz harmanlamak istiyorum...
Türkiye’de ve dünyada çocuklar ve kadınlar, fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddetin hedefinde...
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, kadın cinayetlerinde kaygı verici bir artış var...
Öte yandan, çocukların istismara uğradığı vakalar, adli ve sosyal hizmet raporlarında alarm veren bir seviyede...
Tüm bu yaşanalar, derin bir insanlık dramı yaratıyor hepimizde...
Ebeveynler olarak bizlere düşen en büyük görevlerden biri, çocukları ve gençleri bu tür tehlikelere karşı bilinçlendirmek...
Bu nedenle eğitim, şiddetin ve istismarın önlenmesinde hayati bir rol oynuyor...
Mesela...
Çocuklara kendi sınırlarını tanıma ve "Hayır" deme becerisi kazandırılmalıyız...
Güvenilir yetişkinlere nasıl ulaşabileceklerini öğrenmelerini sağlamalıyız...
Anne, baba olarak çocuklarımızın duygusal ve fiziksel durumlarını yakından takip edip, güvenli bir iletişim ortamı oluşturmaya çalışmalıyız...
Yaşadığımız yerlerde güvenlik için komşuluk ilişkileri ve toplumsal dayanışmayı teşvik etmeliyiz...
İstismara karşı sessiz kalmanın bir tür suç ortaklığı olduğunu yaygınlaştırıp, bilinçlendirmeliyiz...
Çocukların ve kadınların güvenliği, yalnızca bir kesimin değil, hepimizin sorumluluğudur...
Yaşananlar karşısında, suçlular için; cezaların caydırıcı olması, mağdurlara adaletin hızlı bir şekilde sağlanması gereklidir aslında...
Bu sorunlar, bireysel çabalarla değil, toplumsal bir seferberlikle çözülebilir...
Eğitimciler, aileler, hukuk sistemi ve sivil toplum kuruluşları bir araya geldiğinde, daha güvenli bir toplum yaratabiliriz...
Unutmayalım, her çocuğun ve kadının güvende hissettiği bir dünya, daha aydınlık bir geleceğin teminatıdır...
Bugün atacağımız adımlar, yarının güçlü bireylerini yetiştirecek ve toplumsal huzuru sağlayacaktır...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi;
"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın"
Korkuyla değil, özgür yaşamla kalın....
Özlem 2 hafta önce
Ayla 2 hafta önce
Gölge rayan 2 hafta önce
Serap Guzgun 2 hafta önce