Gelişen teknoloji, hukuk mesleğinin, adli yaşamının neresinde?
Öncesini hatırlamıyorum, 1970ler. Mahkemelerde, noterlerde, avukatlık ofislerinde dilekçeler, kararlar, tüm belgeler, eskilerin burnunun ucunu yakan karbon kağıdı ve yağ kokulu daktilolarla yazılıyor. Her hangi bir belgenin örneği çıkarılmak, ilgisine vermek gerektiğinde ise fotokopi makinası bulunmadığı için kâtiplik yapan babam, gecelerini fazla mesai ile daktilo başında geçiriyor. Bendeniz de daktilo başında babama yardımcı kâtiplik yapıyorum.
Karakol, emniyet, savcı odalarında, soruşturma makamı, mahkeme salonlarında hakim amca ifade alırken çınlayan daktilo seslerinden anlatılan meramlar duyulamadığı için ifadeler tekrar ediliyor.
80ler geçilirken geçmişte lüks kabul edilen, ev ve işyerlerine telefon bağlanma işi kolaylaşıyor. Faks teknolojisi büyük bir devrimle hayatımıza giriyor. Ofiste üç lafın biri faks çek gönder abi. Fotokopi makinaları ise 90lara doğru artık hemen her yerde ve belgeleri çoğaltma zorluğu aşılmaya başlanıyor.
Ve Yıl 1991. Sanırım meslekte ilk bilgisayarı alıp kullananlardandım. 250 megabayt hafızası, PW yazım programıyla dehşet bir makine . ?Yine o yıl, kullandığımız İlk hukuk (icra) yazılım programımızı (DOS tabanlı) bugün de faal olan Object programı yaratıcısı Hakanla birkaç avukat arkadaşın katkısıyla birlikte üretip programı kullanmaya başlamıştık. Artık tüm icra takiplerinde, davalarda, belgelerimizde düzen tertip oturmaya başlamış durumda.
2002ler; Adalet Bakanlığı UYAP projesinin yaşamımıza girmeye başladığı yıllar. Proje TAKBİS gibi diğer sistemlerle git gide entegre olmaya başlayıp, gelişmiş versiyonları ile özellikle son beş yılda iyice uygulamaya girip yazılım ve donanım açısından eksikler giderildi, tüm adli çalışanlar da eğitimden geçince bu iş tutmaya başladı. (Ancak halen altyapı teknoloji bağlantı sorunları baş ağırtmakta.) UYAP yoluyla dilekçelerimizi hazırlayıp başka illerdeki adli merciler dahil iki dakikada sanal yolla dosyaya koyabilir, dosyaya konan diğer evrakları iki dakikada bilgisayarımızdan indirir olduk. Yasalar da uyarlanınca, icra müdürlüğüne yatan paralar hesabımıza geçer oldu. Masrafları harçları bilgisayar başında dosyaya yatırır olduk.
Her gün yüzlerce belge imzalıyorum ama uzun süredir ıslak imza attığımız hatırlamıyorum. Yakında imzamı unutursam da şaşmam. Zira birkaç sene öncesine kadar tahayyül bile etmediğimiz elektronik imza ile belgeler düzenleyip bin kilometre ötedeki bir merciye birkaç saniyede gönderiyor olmak, bizim için artık rutin bir olay.
Vatandaşta portal sayesinde dava ve diğer işleriyle kısa mesajlarla ve internet yoluyla bilgi sahibi olup bazı gelişmeleri avukatından da önce öğrenir hale gelince işler iyiden iyiye şeffaf olmaya başladı.
Ve tabii ki sonrasında duruşmalar haricinde ADLİYEYE PEK GİTMEZ OLDUK. Adliye koridorlarında dolaşan meslektaş sayısı bir hayli azaldı. Evrak getir götür işleri azalınca ofislerde çalışan evrak getir götürcü ve kâtip sayısı da azalmaya başladı.
Üretilen hukuk programları, sosyal medyadaki hukuk paylaşımları ve network gruplarıyla uzman hukuk sayfaları ile de kanun, içtihat ve diğer kuralları, uygulamaları, emsalleri anında öğrenir olduk.
Mesleğin ilk yıllarında bir dava ve iş geldiğinde ve bir konuyu araştırmak gerektiğinde sarıldığımız sararmış kanun yaprakları, güncelliğini kaybettiğimizden korktuğumuz yasa ve içtihat metinleri yerine şimdi anında güncellenen milyonlarca metne ulaşabiliyor, program arama motorlarının sunduğu muhteşem kolaylıklarla zaman tasarrufu yaparak mislilierce iş çıkarabiliyor ve tabii ki Gogıl amca ve türevlerinin yön göstericiliğine çokça muhtaç ve hayran kalıyoruz.
Geldiğimiz noktada artık telefonu, faksı unuttuk. Hemen tüm yazışma ve gönderilerimiz tabiiki maille. Elektronik posta, mail Söz uçar yazı kalırın sanki mesleki uyarlaması.
İddia ediyorum, yakın zamanda bir çok duruşma da artık sanal biçimde avukatın ofisinden mahkemeye görüntü ile bağlanılarak yapılacak. O zaman belki de BANKA ŞUBELERİNE GİTMEDİĞİMİZ gibi, ADLİYEYE DE GİTMEYECEĞİZ. Adalet Bakanlığı bu UYAP ve entegrasyon işlerine daha büyük kaynakları lütfen ayırsın. İnanılmaz bir zaman ve enerji tasarrufu, büyük kolaylık. Vatandaşa gerçek hizmet budur ötesi yok.
Adliye koridorlarında, Avukat odalarındaki eski kalabalıklar, muhabbetler, çay keyifleri mi? İşte teknolojinin belki de en büyük kötülüklerinden biri.
Düşünüyoruz şimdi. Yahu şu internet bi gitse ofiste naparız? Sanırım hepimiz topluca tatile çıkarız.
Oysa 90lar öncesi tatilde değildik. Ama diğer meslekler meslektaşlar da dahil Bayağı mutluyduk!
Afiyetle kalınız.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?