Değerli okurlarım, sevgili Bursalılar, kentimizin ana ulaşım sistemi olan BursaRayın adına lütfen sahip çıkın, kolayınıza gelip veya sizlere aktarılan bilgilere dayanarak Metro demeyin, zira bu sistemin bugünkü taşıma kapasitesine göre, uluslararası raylı sistemler sınıflandırması içindeki adı hafif raylı sistemdir, ama ne olursa olsun, onun adı BursaRaydır
Lütfen hatırlayın, bu ismi siz koydunuz, inşaat başladığında isim ve amblem yarışması açtık, birçok öneri geldi, yarışmanın jürisi, lise öğrencisi bir kızımızın raylı sistemimize koyduğu BursaRay ismini ve de amblemini seçti, amblem tüm vagonlar üzerinde yer alıyor, isim de tüm resmi işlemlerde
Gelin biz de, kent içindeki hareketimizin kopmaz parçası haline gelen bu varlığımızı doğru adıyla kullanalım,
.BursaRayla geliyorum, BursaRay
istasyonunda buluşalım, beraber gidelim, vb
Ben bu konuyu, bu köşede yeri geldikçe işledim, konuya ait bilgileri sizlerle paylaştım, ancak geçen hafta değerli köşe yazarımız A. Emin Yılmaz köşesinde, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ile yaptığı söyleşiden bilgiler aktarırken, kentimizin ulaşım sistemini zenginleştirerek geleceğe taşıyacak yeni raylı sistem hatlarının altını çizmişti ve bir tanımlama yapmıştı, Bursanın iki raylı sistemi var, ilk sırada, kent içi ulaşımın da omurgası olan BursaRay yer alıyor. Başlangıçta bazı bölümleri yer üstünden, bazı bölümleri yeraltından gittiği için hafif raylı sistem olarak adlandırılan BursaRay artık metro tanımı içinde kabul ediliyor. Çünkü
metronun tanımını oluşturan, korumalı bir hat üzerinde yolculuk yapılıyor olması yanında, kriterlerden biri olan 300 bin yolcu kapasitesini de aştı
Aslında Bursa kent içi ulaşımda raylı sistem kavramı, Belediye Başkanımız Ekrem Barışık döneminde kent gündemine ilk adımını attı, yapılan ön fizibilite çalışmalarından itibaren, kent nüfusunun artışı paralelinde büyüyecek yolcu büyüklükleri hesaplamaları, Bursada oluşturulacak raylı ulaşım sistemi türü için, hafif raylı sistem kapasitesini gösterdi. O yıllarda biz DSİ olarak İstanbul İçme Suyu Projesini yürütüyorduk ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile yoğun temas içindeydik, onlar da İstanbuldaki raylı sistem çalışmalarını başlatmışlar, yerli/yabancı bu konuda dünyanın uzman firmalarıyla çalışıyorlardı. Ben bazı teknik toplantılarına katılmıştım ve raylı sistemlerin dünyadaki sınıflandırılma yöntemini orada öğrenmiştim, daha sonra, başkanlığım döneminde işin içine tam girince de bu bilgiler beynimde doğrulanmıştı. Raylı sistemlerin sınıflandırılması, saatlik yolcu taşıma kapasiteleri baz alınarak yapılıyordu;
Tramvay, en düşük kapasitede olanıydı, hem vagonlar küçük, dizi boyu kısa, hem de sadece kendine tahsis edilmiş bir yolu yoktu, diğer ulaşım araçlarıyla aynı yol bandını kullanıyordu,
Hafif raylı sistem, daha yüksek taşıma kapasitesine sahip idi, vagonları ve dizi boyu daha büyüktü ve en önemli farkı kendine ayrılmış bir yol bandı üzerinde hareket ediyordu, dolayısıyla saatlik taşıma kapasitesi yükseliyordu,
Metro, saatlik taşıma kapasitesi 40-50bin kişiye ulaşıyordu, vagon genişlikleri ve dizi boyları büyüktü,
Banliyö trenleri, kent içinde en yüksek saatlik yolcu kapasitesine sahip raylı sistemlerdi,
İşte bu standartlar göz önünde tutularak Bursa Raylı Sistemler fizibilitesi hazırlandı ve yukarıda da işaret ettiğim gibi, kentimizin geleceğe yönelik nüfus büyüklükleri baz alınarak oluşacak yolcu büyüklüklerine göre, sistemin türü hafif raylı sistem olarak belirlendi.
Halkımız arasında genelde bir yanlış algılama var, yeraltından giden raylı sistemler metrodur, algılaması, oysa bugün büyük dünya kentlerinin ulaşım omurgasını oluşturan metrolar hem yeraltında, hem yer üstünde hareket ederler.
BursaRay fizibilitesi yapıldığı yıllarda, o günkü kent sınırlarımız içinde hatların son bulma noktaları olarak, Mudanya Yolunda OSB, İzmir Yolunda U. Üniversitesi, Ankara Yolunda da Arabayatağı belirlenmişti, yeni adıyla İstanbul Caddesine, yoğunluk bulunmaması nedeniyle, Santral Garaj ana istasyonunda hat çıkış ağzı bırakılması yeterli bulunmuştu. Yukarıda da altını çizdiğim gibi, o günkü kent sınırları içindeki tahmin edilen nüfus büyüklükleri sistemin HRS olması gerektiğini göstermişti.
Sistem, Büyükşehir Belediye Başkanımız rahmetli Teoman Özalp döneminde, bu sınırlar içindeki ulaşımı sağlayacak biçimde projelendirilmişti ve dönemimde başlatılan inşaat ve vagon satın alma faaliyetleriyle uygulamaya sokulmuştu, geçen zaman içinde yapılan bu uygulamalarla da projede öngörülen hedeflere, yapılan bir büyük yanlışlık dışında, ulaşılmıştı. Fizibilite çalışmaları içinde, kentin doğusundaki yolcu büyüklüklerinin ancak iki hatla boşaltılabileceği hesaplanmışken, proje ve yapım ihalesi bu kapsamda yapılmışken, inşaat sürecinde kimin aklına uyuldu, bilinmez, bu iki doğu hattı o acube köprüyle birleştirilerek Ankara yolunda devam eden tek hatta indirilmiştir. Hatta bir de Gürsu-Kestel eklenince, önümüzdeki yıllarda yeni çözümler gerektireceği çok açık, hemen akla gelen, orijinal projedeki Eğitim Caddesi hattı güzergahına T3 tramvay hattını oluşturmak gibi
Büyükşehir hudutlarının büyümesiyle, Sayın Recep Altepe sistemi proje hudutları dışına çıkarmış ve Emek, Gürsu ve Kestele ulaştırmıştır. Ancak A. Emin Yılmazın Sayın Başkanla yaptığı söyleşiden anlıyoruz ki, belediyemizin bu konudaki yeni hedefleri içinde raylı sistemimizin, kentimizin genişleyen hudutları paralelinde, çok daha geniş alanlara yayılması planlanıyor. Bir yandan Emek hattını Balata, Üniversite hattını Görükleye ulaştırmak, diğer yandan da yeni yerleşim alanlarını tramvay hatlarıyla BursaRayla buluşturmak, hedefleniyor. Tüm bu hedefleri, Bursa gibi çok yönlü bir dünya kentindeki ulaşım sisteminin doğruları olarak, görüyorum. Bu arada İstanbul Caddesinde başlanan T2 tramvay hattının, ana BursaRay projesinde HRS olarak yer aldığını hatırlatmayı gerekli buluyorum. Her ne kadar tramvay hattı olmasına rağmen kesintisiz hareket etmesi nedeniyle, T1e göre saatlik taşıma kapasitesi daha yüksek olacaksa da, bir yandan başlatılan kentsel dönüşüm sonucu bölgede oluşacak nüfus yoğunluğu, diğer yandan sistemin Terminalle birlikte DOSABa da ulaştırılması gereğinin altını çizmeden yapamıyorum ve o zaman da sistemin HRS olması gerektiğinin de
Bu aşamada Sayın Başkan Recep Altepe ve ekibine bir öneri sunmak istiyorum, şu anda tüm mutasavver hatları bağlayacağınız sistemin kapasitesi HRSdir, bu bağlantılar ve uzatılmalar, ki bu arada Mudanyaya da ulaşmak düşünülmelidir, doğrultusunda yeni bir fizibilite çalışması yapılmalıdır, bu çalışma belki de sistemin metroya dönüştürülmesinin gerekli olduğunu gösterecektir, belki hemen değil ama, belirlenecek bir zaman dilimi içinde bu dönüşüm planlanmalıdır
Benden söylemesi
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?