USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Başkanlık & Yarı Başkanlık & Parlamenter Sistem

10-05-2016

Ne demişti bir siyasi parti genel başkanı Seni Başkan yaptırmayacağız. Ancak, bu tarz bir söylemin belki de slogandan öte bir kıymeti harbiyesi yok, zira Anayasamıza ve diğer üst normlara göre neticede son sözü halk söylemekte. Geçtiğimiz hafta içinde siyasi tarih literatürümüze sanırım Dost modern darbe olarak geçecek olan Başbakan Sayın Davutoğlunun parti başkanlığından istifası ile neticelenen olaylar zinciri bu tartışmaları artık çok ciddi ve uygulama boyutuna getirdi. Bu Dost modern darbenin mesaj ötesi anlamı olduğunu, Cumhurbaşkanının ve kendisine tam destek konumunda olan iktidar partisinin erken seçime giden yolu açarak, mecliste gereken çoğunluk desteğini alıp Anayasayı tercihan halk oylamasız değiştirme, fikirlerindeki Başkanlık sistemini mutlak biçimde hayata geçirme kararlığında olduğunu artık hepimiz hissediyoruz..

Siyasi iklim aşağı yukarı böyle. Biz işin diğer yanlarına özellikle hukuk tarafına bakalım.

80lerde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde siyasal tarih ve siyasal sistemlerle ilgili bugün bir çoğu aramızda olmayan çok kıymetli hocalarımızla dersler sonrası Devlet Teorileri tartışmaları yapardık. Hele 1982Anayasasını hazırlayan rahmetli Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı hocamızla yaptığımız tartışmalar hâlâ hafızalarımda. 1982 Anayasasının kurgusu ve sonrasında 2007de Anayasal değişikliği sonrası Cumhurbaşkanının halk oylaması ile seçimi sonucunda, klasik parlamenter sistem bir şekilde terk edilerek Yarı Başkanlık sisteminin değişik bir versiyonuna geçtiğimizin pek çoğumuz farkında değildik.

Biz hukukçular parlamenter rejim, başkanlık, yarı başkanlık siyasi sistem tartışmalarından daha önemli bulduğumuz Kuvvetler Ayrılığı kriterlerine takarız. Kaldı ki parlamenter rejim - başkanlık rejimi - yarı başkanlık rejimi üçlü ayrımı da artık tarihe gömülmek üzere, bu ayrım artık yetersiz ve dünya üzerinde aşağı yukarı sekiz on başlıkta toplanabilecek siyasi sistemler söz konusu.

Hakların teminat altında olup olmadığı, sağlıklı demokratik sistem için olmazsa olmaz Yasama (Kanun koyucu - Meclis), Yürütme (Cumhurbaşkanı- Bakanlar) ve Yargı arasındaki kuvvetler ayrılığı, siyasi sistem tartışmalarından belki de daha önemli.

Tüm demokratik hukuk sistemlerinde yargı kuvvetinin bağımsız, ayrı bir kuvvet olması gereği tartışma dışı kabul edildiği için, siyasi sistemlerin tesbitinde yargı kuvveti dışında kalan iki temel kuvvet, yasama ve yürütme kuvvetleri arasındaki ilişkiler sistemi belirlemekte. Görüldüğü gibi yargı bağımsızlığı, olmazsa olmaz. Parlamenter rejimmiş, şuymuş buymuş hikaye. Temel belirleyici vazgeçilmez bu faktöre dair, yargı teşkilatına hükumetin müdahaleleri, gerekçesi haklı olsa da olmasa da bugün yargı alanında yaşanan siyasi operasyonlar yargıya güven endeksinin tarihi dip sınırlarda dolaşıyor olması asıl ve haklı endişedir. Hali hazırda yürütme ve yasama iç içedir. Milletvekillerini halk seçiyor gibi gözükse de maalesef milletvekillerimiziparti lider kadrosu veya çok fark görmediğim parti delege kadrosu seçmektedir.

Özetle şu an yasama ile yürütme kuvvetler ayrılığından bahsedilemez. Yargı dersen, yargıçlar ve halk arasında yapılan yoklamaların sonuçları tam bir fecaat.

Özetle; Şu anda mevzuatımızda hakim bulunan sistem ‹topaldır›.

Adına parlamenter sistemde, yarı başkanlıkta, başkanlıkta denilemeyecek, yamalı kötü, eğri bir siyasi sistem ve anlayışla insanımızı onurlu, ileri refah ve medeniyet seviyesine ulaştırmak hatta var olmak bile zor olacaktır.

Başkanlık-yarı başkanlık-parlamenter rejim gibi kıt tartışmalarını bir alt plana atıp ,yargı bağımsızlığı, yargı mensuplarının objektif kriterlerle teminat altında çalıştığı, iyi eğitim almış, iyi yetişmiş, korkusuz, cesur ve adil savcılarla, hakimlerle, adli teşkilatla donatılı bir sistem hayali, siyasi sistem tartışmalarının ilk ve vazgeçilmez parçası olmalıdır.

Evrensel hak ve özgürlüklerin teminat altında olduğu, milli birlik ve bütünlüğümüzü koruyan ve ileri taşıyacak, Meclis üyelerinin parti üst organı veya üst organın belirlediği delegeler dışında gerçekten halk tarafından seçilebildiği, Kanun koyucu meclis ve hükümetin birbirini denetleyebildiği, bakanların devlet başkanı tarafından siyasi parti dışından seçildiği ileri ve modern bir siyasi sistem üzerinde titizlikle çalışılarak;
bir an evvel bu tarihi eşik aşılmalıdır.

Saygılarımla...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?