Türkiye 2004 yılından beri tam aday ülke olarak ve haklı olarak vize serbesti anlaşmasını beklemekte idi.
Ama Avrupaya göç olayı özellikle Almanyayı hedef alınca karşılıklı çıkarlar vize anlaşmasını tam üyelikten önce gündeme getirmiş oldu.
Vize serbesti anlaşması da aynen gümrük birliği gibi tam aday üye olmadan Türkiyeyi ABnin yanında tutmak ve kaçırmamak için sunulan bir siyasi destek olarak ta görebiliriz.
Türkiyenin AB ile yapmış olduğu gümrük birliği anlaşması dolayısı ile hem Türkiye hem de AB büyük kolaylıklar, avantajlar getirdiği kaçınılmaz bir gerçektir. Ama ABnin gümrük birliği anlaşması çerçevesinde kullanmış olduğu avantajları Türkiye kullanamamaktadır.
AB ülkeleri mallarını serbestçe ve gümrüksüz satarken vatandaşlarını da serbest bir şekilde dolaştırmaktadırlar.
Türkiye ise herhangi bir şey satarken, malı satan, taşıyana, ziyarete gitmek isteyene, araştırmaya gitmek isteyene ; Ağır yük getiren, pahalı ,iş gücüne mal olan, onurunu inciten vize işkence si ile karşı karşıyadır. Herhangi bir AB ülkesi vatandaşı Türkiyeye gelmek isterken bugünden yarına program yaparken, Türkiyeden ABye gitmek isteyen bir iş adamı aylar öncesinden program yapmak zorunda ve acil çıkış ihtiyaçlarını ise kesinlikle karşılayamamaktadır. Bu durum da iş dünyasına bıkkınlık ve yılgınlık getirmektedir. Dolayısı ile içinde bulunduğumuz coğrafik karışıklık, siyasi belirsizlik ve sınırlarımızdaki olumsuzluklara rağmen; iki hafta önce Avrupa komisyonu Türklerin vize engeline takılmadan serbestçe dolaşmaları için iyi ve olumlu bir rapor hazırladı.
Bu durum ülkemiz için, ekonomimizin için ve geleceğimiz için çok olumlu bir durumdur.
Aynı zamanda AB ile vizelerin kalkması Türk iş dünyası, bilim dünyası, turizm ve sosyal dünyası içinde büyük moral olacak ve kendine olan güveni bir kat daha artacak.
AB vizesinin kalkması ile birlikte, dünyanın bir çok ülkesi de Türklerin artık işçi ihracatı yapmadığını görecek ve kapılarını sonuna kadar açacaklardır.
Milyon dolarlık ihracatlar yapmalarına rağmen meşagetle almış oldukları vizeye rağmen, Avrupa kapılarında, sınır polislerinin önünde saçma sapan sorulara ve haksızlıklarla karşı karşıya kalmak durumunu; kırmızı, yeşil ve gri pasaportlular anlamayabilirler. Ama iş adamlarımız, bilim adamlarımız, özgürce seyahat etmek isteyen her türlü vatandaşlarımız artık alnı ak başı dik Avrupaya girme hakkı her şeyden önce insanlık hakkıdır diyorum.
Unutmayalım ki AB müzakere ve her şeye rağmen anlaşma sürecidir. Umarım ve dilerim ki iktidarı ve muhalefeti bu konuda TBMMde gerekli olan yasaları çıkartarak umutla beklediğimiz vize perdesini sonuna kadar açarlar.
Saygılarımla.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?