Ancak temel ortak anlayış, Milletin vekilinin fikrini olabildiğince özgürce savunabilmesi.
Dokunulmazlıkların lehinde veya aleyhinde her biri çok değerli olan yüzlerce farklı fikir oluşturulabilir.Ancak bizim Anayasamızda yer alan dokunulmazlık hükümlerinin ciddi tamire hatta baştan düzenlemeye ihtiyacı olduğu da apaçık.
Basit siyasi argümanlardan sıyrılıp uygulanabilir ve ideal hükümlerde buluşmak çok da zor olmasa gerek ama bu güne kadarki anlayışlarla bu da maalesef hayal. Kısa süre önce parlamentomuzda Anayasamıza geçici bir hüküm konulmasına dair bir kanun teklifi kabul edildi.
Cumhurbaşkanınca da geçtiğimiz hafta onaylandı.
Neydi bu değişikliğin esası? Sürecin ilk gününden bu güne TVlerde gazetelerde tüm medyada Dokunulmazlıklar kaldırıldı algısı oluştu. Baştan belirtelim, Dokunulmazlıklar kalkmadı.
Devam ediyor.!!
Sadece değişiklik tarihinden önceki dosyalar bakımından dokunulmazlıklar uygulanmayacak.
Hukuk üstadlarımız, eleştirilerinde bu değişikliğin temel eşitlik, sistematik kavramlar gibi bir yığın evrensel hukuk kuralına da aykırı olduğu ısrarla belirtiliyor.
Özetle, yarın bir milletvekili arkadaş suç işlediğinde, meclis kürsüsünde veya kameralara karşı terörü övdüğünde, yapılan bu değişiklik hiç bir işe yaramıyor. Aksinin kabulü için Anayasada dokunulmazlığı düzenleyen hükmün yeniden değişimi şart.
Anayasa değişikliğinin ardından yapılan iptal başvurusu da tam bir fiyasko..!
Hukuk faciası...
70e yakın muhalif milletvekili Anayasa değişikliğini dokunulmazlıkların isim isim kaldırılmasına dair bir parlamento kararı gibi algılayarak Anayasa Mahkemesinde 7 günlük sürede iptal davası açtı.
Anayasa Mahkemesi ise 9 Haziran 2016 tarihli RGde yayımlanan kararıyla Hanımlar, beyler hatalı dava açmışsınız, Bu bir parlamentonun bir milletvekili için verdiği karar değil, Anayasa değişikliğine karşı dava açma yolu bellidir 148. ve 175. maddede tarif edildiği gibi ancak beşte biriniz toplanarak Anayasa değişikliğine karşı dava açabilirsiniz dedi ve davayı usulden reddetti.
Ben de bir hukukçu olarak buna taktım. 70 kadar muhalif milletvekilinin böyle önemli bir konuda dava açarken basit hukuk kuralına dikkat etmemesine.
Yarın bu milletvekili arkadaşlara belki de bir devlet teslim edilecek!
Bir başka konu da mevcut Anayasada değişiklik için gereken 3/2 çoğunlukla 5/3 çoğunluk şartlarının aynı torbada aynı muameleye tabi olması. Hiç 2/3 ile 3/5 bir olur mu? Demeyin bakın madde 175e... Aynı neticelere bağlanmış.
Ne gerek var, bulmaca türü bu tarz hükümler üretmeye? Demeden geçemiyor insan.
Yazımı sonlandırırken bir atasözü yine çınlattı kulağımı:
Deveye sormuşlar boynun neden eğri?...
Ötesini biliyorsunuz.
Sağlıcakla kalınız.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?