Bazı insanlar hiç gitmese, hep yanımızda kalsa hayat ne güzel olurdu.
Enerjisini sevdiğimiz, gülüşü ile gönendiğimiz, varlığı ile mesut olduğumuz, bize iyi gelen, bizi iyileştiren, hayatın başka pencereleri olduğunu görmemizi sağlayan, serin, ılık, ipeksi, sakin, kalabalık olmayan insanlar vardır. Gönle iyi gelen, güven verici ve sarih…
Bir dost, bir akraba, bir ahbap, bir mesai arkadaşı, bir müdür, bir manav, bir dişçi, bir komşu, bir çocuk, bir yaşlı teyze, bir beli bükük amca, bir ünlü, bir sade vatandaş, bir simitçi çocuk hayata bağlayabilir, içimizde delice sallanan salıncaklar, aniden açan çiçekler ve döngüye aldırmadan değişen mevsimler oluverirler.
İnsanı insan mutlu eder, insan insanın sınavıdır, kederidir, saadetidir, her şeyidir.
“Kana kana su içmektir” adı, bazı insanların.. Berbat bir sıcağın üzerine boca olan sağanak yağmur ve kasvetli bir kışın ortasında sapsarı açan güneş…
Bazı insanlar hiç gitmese, hep yanı başımızda kalsa.
Sevdiğimiz ve bizi sevdiğini bildiğimiz, değer verilen ve değer veren, hep yetişen, hep ışık olan, hep karanlığı aydınlık yapan kahramanlar…
Kimi zaman beş yaşında bir çocuk yapar bunu, kimi zaman kırk yıl ömür sürmüş bir yetişkin, bazen de konuşamayacak kadar mecalsiz bir ihtiyar bize görünmez gökkuşakları verir, içimizin bir yerlerine asalım diye..
Sadece umudun ve moralin ilaç olduğu şu yaşlı, yorgun, karmaşa ile dolu, sinirli ve huysuz dünyada, bizi iyileştiren, farkında olarak ya da olmayarak sevinç veren, “onun varlığı varken bana bişey olmaz” dediklerimiz, onlar bilmese de…
Bazı insanlar hiç gitmesin, hep yanı başımızda kalsın..
Mutlanalım, kalbimiz keyifle atsın, yaşamın coşkulu ırmağında yıkanalım..
Bazı melek insanlar iyi ki var…