Birinci Dünya Savaşında yenilgiye uğrayan Osmanlı İmparatorluğu, imzaladığı Mondros Mütarekesi ile yazgısını itilaf devletlerinin ve özellikle İngilterenin insafına bırakmıştır. Böylece, Türk ulusal varlığının yok olması yolu açılmıştır.
Kurtuluş Savaşı; düşmana karşı verilen savaş ile yeni Türk devletinin kurumları oluşturulmuş ve 24 Temmuz 1923de Lozan Antlaşmasının imzalanmasıyla sonlanmıştır.
Yaşanan süreçte; Osmanlı İmparatorluğunu tarihe gömmek için rol alanlar, yanlarına deniz ötesi yandaşlarını da alarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletini de önce bölmek, sonra da diz çöktürmek, yok olmasını sağlamak amacıyla; ekonomik, siyasi, ticari yolları kullanarak, terörü araç kılarak ve diğer araçlarla birlikte savaş vermektedirler.
Bu araçlardan biri de, Fransada ermeni soykırımı iddialarını inkar edenlerin cezalandırılmasını öngören Kanunun senatoda kabul edilmesidir.
Oysa söz konusu iddialar, bazı ermeni çevrelerince tek yanlı olarak geçmişte de, düzmece, yalan ve sahtecilik üzerine kurulmuş bir algı ile soykırım olarak yıllarca dile getirilmiş, bazı devletler tarafından Türkiye Cumhuriyeti Devletine haksız itham ve uygulamalarına zemin hazırlanmıştır.
Şimdilerde de Fransa, artık bayatlamış içi kurtlu temcit pilavı gibi, tekrar gündeme getirmektedir.
Oysa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi, Sayın Doğu Perinçek davası ile ilgili davada ;Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ifade özgürlüğü ile ilgili 10uncu maddesine dayanarak davanın yargılamasını maddi hukuk dışında hukuki sebebinin ispatında dayanılan vakalar için, soykırım olmadığını tespit etmiş bulunmaktadır.
Bu durumda, Cezairde gerçekleştirdiği soykırıma kulaklarını sağır ve gözlerini kör eden Fransa için, iki ayrı yolun izlenmesi zamanı gelmiş bulunmaktadır.
Bunlardan ilki, Sayın Doğu Perinçek davası benzeri bir davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşımaktır.
İkincisi ise, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Cezairdeki Fransız soykırımı için bir Meclis araştırması yoluna gidilmelidir.
Kötülük ve bela çemberini çevirenlerin varış yeri ,gömülecekleri iftira batağının yakıcı ateşidir.
O ateş ile tanışmadıkça, akıllarını aydınlatan ışığı göremezler.
Yürekten esenlikler ve en içten saygılarımı sunarım.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?