Benim ise müzik, el işi ve spor dışında kalan bütün derslerim zayıf. Rahmetli babamın senden bir şey olmaz sözü kulağımın birinden girip diğerinden çıkmamış durumda
Senden bir şey olmaz
Senden bir şey olmaz. Beni fazla etkilemiş olmalı.
Avare avare sinema afişlerini seyrederken, bütün dersleri çok iyi olan dolayısı ile kendisine hayranlık duyduğum sınıf arkadaşım Halil İbrahimi görüyorum.
Geçtin mi diye soruyor.. Kaldım diyorum ben geçtim diyor, daha ben sormadan
Merinos stadyumunun altındaki yeni yapılaşan kanal boyunda oturan H.İbrahimi pazarcılık yapan babasına yardım ederken görüyordum zaman zaman. Babasına pazarda yardım ederken aynı kıyafeti giyerlerdi, başlarında şapka ve para önlükleri vardı. H.İbrahime bu yüzden de ayrıca saygı duyardım ve benim için onun söyledikleri çok önemli idi. Ne yapacaksın yazın diye sordu
iş arıyorum deyiverdim
Ben dondurma satmaya başladım istersen sende gel çok kârlı iş, dondurma başı 7 kuruş günde 100 dondurma 7 lira kazanabilirsin istersen yarın gel, adam arıyorlar, yalnız 5 lira kaparo istiyorlar
Yedi lira
yedi lira
hemen hesap ediyorum kendi kendime. Sinemalarda tenzilatsız matine 2.5 lira, simit 25 kuruş, gazoz 35 kuruş. Harca harca bitmez geriye yine para kalıyor kitap al, biriktir basketbol topu al, çanta al
yedi lira çok para. Geriye getireceğim taahhüdü ile yalvar yakar annemden 5 lira alıp H.ibrahim ile buluşuyoruz. A.Vefik Paşa tiyatrosunun aralığındaki dondurmacı H.İbrahime biraz geç kaldınız diyor ve benim yaşımı, kilomu ve boyumu soruyor hepsine yuvarlak cevaplar veriyorum
Nerede oturuyorsun, baban ne iş yapıyor, adı ne gibi soruları sorarken elimde sımsıkı tuttuğum 5 lirayı ne zaman isteyecek diye bekliyorum. Evladım daha önce böyle bir iş yaptın mı diye soruyor hayır diyorum ve perde kapıdan çıkan bir bayan elinde gaz tenekesinden biraz büyük, beyaza boyanmış dörtgen beyaz bir kutuyu tezgâhın üstüne koyuyor.
Üstünde yuvarlak conta siyah kapağı açıyor ve içinden soğuk bir buhar çıkıyor. Kutudan çıkan buharın kadının yüzüne vururken, dükkândan içeri giren güneşin etkisi ile kadın korku filmlerinde fal bakan kadınlar gibi görünüyor ve bir an irkiliyorum. Kadın, küçük kapaktan kafasını içeriye sokacakmış gibi tekrar bakıyor ve sıkı sıkı kapağını çevirerek kapatıyor ve sakın açık bırakma diye söylüyor. Üzerinde sütsal dondurma yazan kutuyu alan H.ibrahim dondurma kutusunun her iki tarafına bağlı olan kemerini çaprazlama boynuna geçiriyor ve daha kapıdan çıkar çıkmaz don..dur
maaaa,sütsal dondurma
.diye bağırarak uzaklaşıyor
Dondurma kabı ne zaman boynuma asılacak diye heyecanla bekliyorum. Nerelerde satılacağı ve hızlı olmam gerektiği konusunda bilgiler verdikten sonra yanımda yemek param olup olmadığı soruluyor. Olmamasına rağmen, gurur meselesi yapıp var diyorum ve 5 lira kaporayı veriyorum.
Büyük bir azim ve güçle boynuma asılan dondurma kutusu ile dışarı çıkıyorum ve H.İbrahimi taklit ederek Don
dur
maaaa, sütsal dondurmaaaa
diye yüksek sesle bağırarak bursa sokaklarına akıyorum. Bursada aynı yöntemle dondurma satan bir de ju.ti dondurma markası var ben hep o dondurmayı yerdim ve çok severdim, şimdi ise sütsal dondurma satıyorum ve büyük bir ihanetin içindeymişim gibi hissediyorum kendimi
Ancak iki yüz metre sonra boynuma asılı bu kutu ile bu sıcak yaz gününü geçiremeyeceğimi anlayınca ilk molamı kutunun üstüne oturarak veriyorum. Daha siftah yapmadan ilk dondurmayı yerken birden sınıfta kaldığım ve babamın senden bir şey olmaz lafını hatırlıyorum ve yavaş yavaş dondurma sütsal diye bağıra bağıra Demirtaştan hale doğru insanların olmadığı bir yerden yürümeye ve bağırmaya devam ediyorum ama utandığım için insanları görünce susuyorum. Yeni halden( şimdiki büyük şehir belediye binasının olduğu yer) umduğumu bulamayınca ulu caddeden ve sokak aralarından garaja doğru yürürken seyyar köftecinin önüne birikmiş tamirci çıraklarını köfte yerken görünce acıktığım aklıma geliyor ve yine kutunu üstüne oturarak açlığımı sermayeden gidermeye çalışıyorum..
Saatler sonra torununa dondurma alacak olan bir kadın beni evladım diye dondurma var mı diye çağırıyor çünkü artık bağırmıyorum. Neyli var evladım, hepsi sade diyorum parayı veriyor ve oğlum bunlar çok yumuşamış taş gibi olması lazım diyor utanıyorum. Ama satış gerçekleşiyor. O sokaktan hızlı bir şekilde uzaklaşıyorum ve kutunun ahşap yuvarlak etrafı kauçuk contalı kapağını açıp dondurmaları kontrol ediyorum ve dondurmalar gerçekten bozulamaya başlamış tekrar yemek için kâğıt ambalajını açmaya kalktığımda ellerim ve üstüm başım dondurma oluyor. Dünyaların başıma yıldığını hissediyorum kutuyu boynuma asıp koşmaya başlıyorum acaba kutuyu teslim etmesem mi
kutuyu bırakıp eve mi gitsem
diye düşünürken kendimi Abdal caddesinde buluyorum ve sürekli suyu akan bir çeşmenin soğuk suyu ile ellerim ve yüzümü hızlı hızlı yıkıyorum, terimin kuruması için oturup bekliyorum, buz gibi soğuk su bile kesmiyor yüzümdeki eteşi, kızardığımı hissediyorum
Uzaklardan gelen ezan sesi o kadar güzel ki, ılık bir rüzgar gibi geliyor, sanki bana götür kutuyu teslim et yediğin dondurmaların parsını ver ve dondurmacı ile helalleş diyor
!
Ağlayarak dondurmacı dükkanının olduğu sokağa giriyorum ve gömleğimin kenarı ile gözlerimin yaşını silerek içeri girer girmez dondurma kutusunu yere bıkamıyorum benden öncekilerin hesabının kesilmesini büyük bir heyecanla bekledikten sonra sıra bana geliyor
..
İnce bıyıklı, kısa boylu ,uzun önlüklü adam kapağı açar açmaz bu defa hıçkırarak ağlıyorum.
Olsun olsun diyor
Sakın üzülme diyor müşfik bir şekilde
Altı tane yedim diyorum bir tane de sattım verdiğim paradan kesin diyororum
Kahkaha atarak yok yahu diyor o kadar kolay mı bu işler
diyor.
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyor..
Verdiğim 5 lirayı elime tutuşturuyor
Henüz küçüksün bir yıl sonra gel olmaz mı evladım diyor..
Heykelden, Altıparmaktaki Atatürk Stadyumunun karşısındaki oturduğumuz eve koşarak gidiyorum
Koşarken bütün seyyar satıcılardan, başının üstünde tablası ile veya üç tekerlekli arabası ile simit satanlardan, yine üç tekerlekli araba üzerinde kara bakır kazan içinde mısır, salatayı soyarak, sakız, nane, vişne suyu satanlardan benim gibi dondurmacılardan başkaları gözüme görünmüyor
Ne kadar zor iş yaptıklarını o zaman anlıyorum taaaaki günümüze kadar
Ve onlar ile alışveriş yaparken hep onlardan biriymiş gibi davranıyorum.
ve onlara saygı duyarak...
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?