Hatırlarsak; Kontratieff Teorisine göre bir ekonomide varlık değerleri uzun süre arttıktan sonra ekonomide bir süre soğuma görülmektedir. Bu noktada varlık değerleri yatay bir hareket içerisindedir. Beklentiler kötü olmasa da genel bir memnuniyetsizlik hüküm sürer, bu tepe oluşurken. Kontratieff platosu olarak adlandırdığımız bu ekonomik ortamdan ani bir hareketle çıkılmaktadır. Bu hareketle ilk olarak yerli para birimine bağlı enstrümanlar önemli değer kayıplarına uğramaktadır.
İşte tam bu noktada ülkemizde TL ciddi değer kaybına uğramakta ve TL faizinde trend yukarıya dönmektedir. Teoride detaylı tarif edildiği gibi bir ortam hızlı bir şekilde oluşmuş durumdadır. Kontratieff platosu arkamızda kaldıysa artık uzun bir dönem olumsuz bir ekonomik süreci yaşayacağız. Ne yaparsak yapalım ekonomik döngüyü durdurabilmek mümkün değildir. Aynen 2001 yılında olduğu gibi... Ne yaparsak yapalım ekonomik döngüyü durdurabilmek mümkün değildir, yerinde bir önerme olmuş.
Diğer taraftan 24 Eylülde kaleme aldığımız Fren tutmadı yazısı yukarıdaki savı desteklemektedir. Fren tutmadı; 2013 yılında vatandaşın kontrolsüz borçlanması, büyüyen cari açık karşısında alınan ekonomik kararları, dönemin Ekonomi Bakanının, ekonominin çok ısındığı bir şeyler yapılmazsa bu borç yükünün sistemi tehdit eder hale geleceği beyanıyla birlikte hatırlatılmıştı.
O tarihte vatandaşın kredi kartlarıyla borçlanmasının zorlaştırılmasıyla ekonominin önünde duran risklerden kurtulacağını savunuluyordu.
Tespitleri kabul eden hükümet kredi kartlarındaki taksitlendirmeleri, konut kredilerinde mudilerin sağlaması gereken asgari kredi oranları v.b. uygulamaları rafa kaldırdı. Beklenen, kredi sistemi ve ekonominin daha sağlıklı hale gelmesiydi.
Bundan böyle vatandaşlar her yıl taksitlerle borçlanarak akıllı telefon değiştirmeyecekti. Konut borçlanmasında daha fazla ön ödeme yaparak sistemin geleceği kurtarılacaktı. Tüm bu kararların alınmasını takiben ekonomistlerin bu politikaları öven yazılar kaleme aldıklarını hatırlıyoruz. Sözü edilen tedbirlerle ekonominin önünde duran risklerden kurtulacağını savunuluyordu.
2016 Eylül üne gelindiğindeyse vatandaşın bankalara olan hem borçların yapılandırılması hem de kredi almada kolaylıklar gündeme geliyordu. Yani üç yıl sonra yüz seksen derece ters politikalar uygulamaya geçildi. 2016nın son çeyreğine girerken halka mevcut ekonomik sıkıntıların çözümü olarak kemerlerin gevşetilmesi gösteriliyordu.
Ocak 2017deyse Merkez Bankası TLnin değer kazanabilmesi için TL likiditesini dramatik bir şekilde düşürmek için ciddi uygulamalara başladığı görülüyor. Yani para musluğunu kesiyor, beş ay öncesi politikalara geri dönülüyor. Medcezir; tabiatın bir parçasıdır, dalgalar halinde gelir gider. Ekonomide de tabiatın doğal ilerleyişi sürüp girmektedir.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?