Geçen hafta öne çıkan iki güzel haber, biri BOSİAD'ın SİNERJİ dergisinde, diğeri EKOHABER'in manşetinde yayınlandı, 'Bursa OSB Yeşil OSB olma yolunda'' ve 'DOSAB'da sanayici santral istemiyor'', her iki haberi de dikkatle okudum, aslında mutlu oldum, ama bu atılacak adımların hedefindeki temel faydadan, 'Küresel Isınma ve İklim Değişikliği''ni pompalamanın frenine basılacağından bahsedenin olmaması, insanlığın önündeki bu doğa felaketinin hala farkında olmayışımız, bu mutluluğuma gölge düşürdü, gelin önce güzel haberlere göz atalım;
''Yeşil OSB olma yolunda, Dünya Bankasının finansal desteğiyle, Bursa OSB'nin de içinde bulunduğu 4 OSB'de çalışmalar başlatılıyor.
Yapılacak çeşitli etütler ve fizibilite hesapları sonucunda yeni iş modelleri sanayicilerin önüne konacak ve havamızı kirletmenin frenine basılacak
''
Dosablı sanayiciler ise, 'DOSAB'da kurulması düşünülen kömürlü santralla buharı daha ucuza elde edeceğiz diye Bursa'yı kirletmeğe hakkımız olmadığını düşünüyoruz.
Her ne kadar gelişmiş teknolojiler kullanılarak bacalardan hiç zararlı gaz çıkmayacaksa da, günlük kullanılacak kömürü getirecek, yanan kömürün atıklarını uzaklaştıracak tırların üreteceği emisyonlar bu kirliliği pompalar
''Yazımın başında da belirttiğim gibi, yapılan konuşmalardan, bu atılan doğru adımların, sanki sadece insanımızın günlük yaşamını sağlıklı hale getirmeği hedefliyor, anlamı çıkıyor.
Oysa bugün insanlık, küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi, etkileriyle mücadelede gücünün çok üstüne çıkacak doğal felaketle karşı karşıya, tabii Türkiye olarak biz de.
İşte bu nedenle, 7'den 70'e hepimiz artık bu doğal felaketle tanışmak, etkilerini anlamak durdurmak mümkün değil ama, yavaşlatmak için üzerimize düşeni yapmak zorundayız
Bildiğiniz gibi küresel ısınma, geçen yüzyılın ikinci yarısında dünya gündeminde yer almaya başladı. Bilim adamlarının araştırmaları, NASA'nın gözlemleri insanlığın önüne serildikçe de ülkeler konuyu uluslararası platformlara taşımaya, tedbirleri tartışmaya başladılar.
En son Paris Zirvesinde, etkin tedbirlerin alınması kararlaştırıldı.
Bu tedbirlerin önünde, enerji üretiminde kömür kullanımın kısıtlanması yer alıyordu.
Bu anlamda etkin bir adımı Obama attı ve CO2 salınımı yapan enerji santrallarını kapatma ve bu salınımları önleme yatırımları için kredi mekanizmalarını işletme amaçlı bir yasayı Kongreye götürdü.
ABD başkanlık yarışında yer alan adaylardan Mitt Rommey ise, iklim değişikliği gerçeğini kabul etmekle beraber, Obama'nın kömür yakıtlı santralları hedef almasını eleştiriyordu.
Konu geçen hafta Trump'ın önüne de kondu, eski bir kömür madeni sahibi ve halen başkanın yetkili temsilcisi, seçim kampanyasında çevre koruma eylemlerini önde tutarak, kapatılan kömür madenleri işçilerini yeniden işlerine döndürme yollarını aradıklarını açıkladı.
Ancak kömür üreticileri bu konunun ülke çapında çok boyutlu olduğunu, başkanın bir dokunuşla kendilerini diriltmesinin mümkün olmadığını biliyorlar.
Gene geçen hafta bir haber de Çin'den geldi, hükümet Shangay'da kömür kullanımını yasakladı, gerçi bu yasaklama, kentte ancak maske kullanılarak yaşamı sürdürme noktasına varan hava kirliliği ile mücadele için kondu, ama sonuçta küresel ısınmayı frenleme için de fayda üretti.
Özetle görülüyor ki, ''Küresel Isınma ve İklim Değişikliği'' ile mücadele, artık bizde dolaylı olarak olsa da, dünya ülkeleri paralelinde, yaşam düzenimiz içinde etkin olarak yer almaya başlıyor
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?