Türkiye coğrafik olarak stratejik bir noktada, dünyanın fiziki olarak merkezinde. Tüketim alanlarının, enerji merkezlerinin dibinde. Orta büyüklükte bir yüzölçümüyle, dört mevsimin yaşandığı mümbit toprakların bulunduğu bir yer.
Dağı, ovası, gölü, nehiri, denizi, körfezi, yaylasıyla çok geniş zenginliklere sahip. İnsanımız sıcağı bildiği gibi karı, yağmuru bildiği gibi doluyu da biliyor. Karda kayıyor, denizde yüzüyor, gölde balık tutuyor, dağa tırmanıyor, derede rafting yapıyor, yamaçtan atlayarak paraşüt yapabiliyor.
Ne büyük zenginlik...
80 Milyonun üzerinde genç bir nüfusumuz var. Bu toprakların insanları hayattan beklentisi olan dinamik bir toplumu oluşturuyor.
Avrupa ve Asya' yı iki noktadan birbirine bağlıyor. Bu şekilde dünyanın en güzel şehirlerinden biri İstanbul ortaya çıkıyor.
Pek farkında değiliz ama biz yarımada insanıyız. Arabaya binin sürmeye başlayın sonucunda bir denize ulaşırsınız. Karadeniz, Akdeniz, Ege bunların hepsi bir mücevher. Dünyanın en güzel iç denizi Marmara' ya sahibiz.
Her şey var bu topraklarda bir kendimize yetecek petrol ve doğalgaz yok. Olsun bizim de barajlarımız, güneşimiz, rüzgarımız var. Bu kaynakları iyi kullanırsak aslında enerjimiz de bize yetecektir.
Tarımsal olarak istediğimiz an yeniden kendimize yetebiliriz.
Sanayileşmiş bir ülkeyiz, turizm alanında dünyada ilk sıralardayız.
Her yerden tarih fışkırıyor bu nedenle eskiyi pek sevmeyiz.
İnsanımız doğunun sükunetini de bilir batının modernizmini de.
'Her şey olunca hiçbir şey olmuyor ' derler ya bizdeki hesap bu.
O kadar çok şeye sahibiz ki; ne sahip olduklarımızın değerini biliyoruz ne de öncelik belirliyoruz.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?