Geçtiğimiz hafta son altı ayda 183 Milyar TL' lik kredi artışı yaşandığının altını çizmiştik. İnanılamayacak boyutta bir borçlanmayla karşı karşıya kaldığımızı kaleme almıştık.
Hemen arkasından yeni bilgiler açıklandı. Buna göre Türkiye' nin borç stoku toplamda 2 Trilyon TL' yi aşmış durumda. Yani eski parayla 2 Kentilyon TL' yi aşan borç stoğu var kucağımızda.
Türkiye iç piyasasının başka bir özelliği vardır.
Resmi borçlar dışında insanların ne kadar para yaratarak kredi oluşturduğunu da bilmiyoruz. İşte vatandaşın tek düşündüğü şey de bu, borcunu nasıl ödeyeceği...
Bu sorun öyle bir boyuta ulaşmış vaziyette ki bireyler borcunu çevirebilmek için para sihirbazı olmuş durumda.
Dünyanın en büyük tahvil fonu yöneticisi geçtiğimiz aylarda bir bilgi paylaşmıştı; ' 500 yıllık dünya finans tarihinde faizin bu kadar düşük olduğu bir dönem yok. Devletlere ait borcun yüzde 30'u için negatif faizle ödenmekte' Şunu anlıyoruz, devletlerin borç sentlerini alanlar bir de üzerine para veriyor. Böylesi bir küresel ortamda Türkiye' ye her ne olursa olsun para gelmesi normaldir. Bu nedenledir ki her şeyin fiyatı şişmektedir.
Balonun oluştuğunu ifade edenlere kulak asılmamasının nedeniyse sistemi besleyen paranın her şartta bulunmasıdır.
Borçlunun kral olduğu uzun bir dönemden geçiyoruz. İnsanlar nasıl çılgınca borçlanıyorsa, devletler de aynı şekilde borçlanmaktadır. Herkesin her şeyi yapabileceğine inandığı bu ortamdaki en önemli şey istemek, yani talep etmektir. Siz talep ettikten sonra her şey olmaktadır.
Paranın bedava olduğu bir yerde başka ne beklersiniz?
Tasarruf edeni cezalandıran, başkasının parasıyla hovardalık yapanı ödüllendiren bu parasal ortam ne kadar sağlıklıdır?
Sözü edilen böylesi bir ekonomik ortam uzun vadede fayda getirir mi?
Peki bu çılgınlık
daha ne kadar sürer ?
Bu soruya verebileceğimiz bir cevap var. Bu tür uyarılara kimsenin kulak asmadığını gördüğünüz gün bilin tarihi bir dönemin sonuna şahitlik ediyorsunuzdur.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
