Araştırma 36 okulda, 2593 küçük çocuk üzerinde yapılmış, uzmanlar ilk bakışta yeşilliğin bu etkisinin, trafik kirlenmesinden uzaklaşmış olmanın sonucu oluştuğunu zannetmişler. Ancak araştırmalarını derinleştirdikçe yeşil alanların ve ağaçların varlığının, yollardan ve binalardan çok daha etkin biçimde, çocuk psikolojisinin gelişiminde bir motor görevi üstlendiklerini fark etmişler.
Araştırmalar, okulların etrafında oluşturulan yeşilliklerin, çocukların zihinsel gelişiminin her adımında etkin olduğunu ve üstün algılama hafızasını güçlendirdiğini göstermiştir.
Bu süreç içinde çocukların hafızalarındaki bilgilerin de yenilenmesinde hızlanma oluşmuştur. Yoğun yerleşim alanları içindeki okullarda ise, havadaki karbon fazlalığı nedeniyle, bu gelişimin % 65 oranında yavaşladığı da belirlenmiştir.
Araştırma yapılan okullarda bu çalışma 3 ayda bir tekrarlanmış, çocuk beyinlerinin algılama yeteneklerinin nasıl geliştiği gözlemlenmiş, bu gelişmenin hızlanmasında yeşil dokunun etkisi açıkça görülmüştür. Halen dünya nüfusunun yarısının kentlerde yaşadığı, 2030 yılında ise her 5 kişiden 3ünün kentlerde yaşayacağı gerçeği içinde bu araştırma sonuçları irdelendiğinde, doğal olmayan yapı elemanlarıyla oluşan yerleşimler, artan kirletici kaynaklar, hızlı büyüyen kentlerin içinde azalan yeşil alanlar, çocukların ise hava kirlenmesine ve gürültüye açık olması, onların algılama hafızalarının gelişimini yavaşlatacağını açıkça göstermektedir.
Araştırmacıların bir tespiti de, yeşil alanların çocukların zihinsel gelişimi üzerindeki önemli bir artısının, kentsel kirlenmelere karşı tampon görevi üstlenmesi olmuştur. Kentsel kirlenmeler nedeniyle yavaşlayan zihinsel yeteneklerinin, okul çevresindeki yeşil dokunun güçlendirilmesiyle, yeniden hızlandığı da belirlenmiştir. Bilim adamları ayrıca, çocukların yakın çevresinde sadece yeşil alan oluşumunun yeterli olmadığını, onların bizzat bitki dikimi, sökümü, meyve toplanması gibi yeşil alan etkinliklerinin içinde yer almalarının önemini vurguluyorlar, tabii annelerin de bu beraberliği kavramasının ve izin vermesinin önemini de
Bu yazıyı okurken, Bursada bu özelliklere uygun bir okulda, Selvin Öğretmen Montessori Anaokulunda, yukarıda anlatılan eğitim ortamının oluşturulduğu gözlerimin önünde canlandı. Bu okul, Ahmetbeyköyde, meyve bahçeleri içinde, yani yeşillikler içinde, 3 dönüm alan üzerine yerleşti. Bu yerleşimin sadece 900 m2si bina ile kaplı, geri kalan alana, Bursa ve çevresinde yetişen tüm meyve ve ağaç türlerinden birer adet dikildi. Çocuklar, bir yandan ağaçların mevsimlere göre değişimlerini, açan çiçeklerin meyveye dönüşümünü izlerken, diğer yanda da marul, soğan, ıspanak, patates ve benzeri sebzeleri bizzat dikip, oluşumunu gözlemliyor, ürünlerini bizzat topluyor, yeşil alanlar üzerinde koşuyor, oyun oynuyorlar.
Aslında okulda uygulanan Montessori eğitim sistemi de, çocukların zihinsel yeteneklerini kendilerinin keşfetmesi ve geliştirilmesi üzerine kurulmuş bir düzende yürütülüyor. Ama yukarda vurguladığım gibi, çocukların hem tüm çevresi yeşil alanla kaplı, hem de kendileri bizzat yeşilin içinde, yeşille elele. Keşke İspanyol araştırmacılar bu okulu ve çocuklarını da inceleyebilselerdi
Geçen yüzyıl, Maria Montessorinin, çocuklar yeteneklerini kendileri keşfetsinler, sen sadece yönlendir temel felsefesiyle uygulamaya soktuğu ve bu gün dünyada yaygın biçimde uygulanan eğitim sistemine bir de yeşil dokunun zihinsel gelişim üzerindeki artılarını eklediğinizde, oluşacak beyin gücünü siz değerlendirin
İşte size, Bursamızın yeşil dokusuna, gelecek nesillerimizi düşünerek sahip çıkmamız için önemli bir neden daha
.