Bugünlerde gözler hükümetin kurulup kurulmayacağı noktasına çevrilmiş durumda.
Geniş tabanlı uzlaşıya dayalı bir hükümetin kurulması halinde ekonominin şahlanacağını ifade edenler var.
Kısa vadede bu tip gelişmelerin toplumsal etkileri olması doğaldır, ancak uzun vade için bunu iddia etmek imkansızdır.
Bugün ekonomik sıkıntıların temelinde yapısal problemlerin olduğu bilinmektedir.
Yapısal problemlerin çözümünün reçetesinde maalesef acı ilaç vardır.
2001 krizini takiben böylesi bir reçete uygulandığını biliyoruz.
Acı reçetenin uygulandığı ilk dönemde, siyasetçilerin çok büyük kredi kaybına uğradığı da bir gerçektir. Zamanla rahatlama ve kazanım olsa da ilacı yazan hükümetler kaybetmeye mahkumdur.
Şimdi borçlanarak yerinde sayan bir ekonomiye sahibiz.
Üretmeyen, sanayiden kaçan ve kolay para kazanmayı özendiren bir atmosfer hakim ülkemizde.
Dramatik önlemler alınmadığı takdirde komşularımızın düştüğü duruma muhattap olmak işten değildir.
Vergi rekortmenleri açıklandı, verginin emlak ve aracılık hizmetlerinden elde edildiği görülmektedir. Ülkemizin sermaye sahiplerinin bile artık sanayiden çıkarak insan çalıştırmadan, kolay para kazanma peşine düştüğü anlaşılmaktadır.
Bunun yanında Türkiyeye gelen yabancı yatırımların yüzde 30unun da emlak sektörüne yönlendiği rapor edildi kısa bir süre önce.
Yabancılar ülkemize ev, işyeri almak için gelmektedir. Her geçen gün toplam yabancı yatırırımın içindeki gayrimenkulün payı yükselmektedir.
Yerli ve yabancı yatırımcının tercihinin benzer olduğu anlaşılmaktadır.
Yatırımcılar, taşın altına elini koymadan para kazanma sevdasındadır.
Demek ki ekonomik iklim, yatırımcı tercihini bu yöne sevk etmektedir.
Ortaya konan bu tablo için acilen bir şeyler yapılmadığı takdirde ileride içilecek ilaç daha acı olacaktır.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?