Geçen hafta dünyada güneş ve rüzgar enerjileri üretiminde Çin'in Hindistan'la beraber önde koştuğunun altını çizmiştim, yazımda.
Bu hafta bir yabancı kaynaktan, Çin'in bu iki sektör dışında da birçok alanda önde koştuğunu okudum, sizlerle paylaşıyorum.
Bugün Çin, toprakları üzerinde yaşayan 1,41 milyar nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesi, diğer bir değimle, yer küre üzerinde yaşayan her 5 kişiden biri Çinli, ardından 1,28 milyar nüfusla Hindistan geliyor ama, bu iki ülke üzerinde yapılan araştırmalar, önümüzdeki 20 yıl içinde Hindistan'ın öne geçeceğini gösteriyor.
Çin yenilenebilir enerji üretim sistemlerini geliştirmek için, 2020 yılına kadar 364 milyar dolar tutarında yatırım yapmayı planlıyor, bu alandaki çalışmalarını çok hızlı sürdürüyor ve görünen o ki daha şimdiden bu hedefini yakalamak üzere.
Çok hızlı ve güçlü biçimde geliştirdiği yenilenebilir enerji üretim sistemleri sayesinde, dünya ikliminin değişiminde baş aktör olan sera gazı salınımlarını da en aza indiriyor.
Biliyorsunuz, Çin halkının en önemli besin kaynaklarından biri pirinç, işte bu alanda da Çinli uzmanlar yeni tarımsal yöntemler geliştiriyorlar ve bizim üzerinde tarım yapamadığımız, tuz oranı yüksek topraklarda pirinç yetiştiriyorlar, adeta tuzu pirinç gübresi olarak kullanıyorlar, hedeflerinde de 200 milyon insanı pirinçle beslemek var.
Mobil erişim alanında da çok hızlı gelişmeler oluyor, hedeflerinde 2023 yılında 1 milyar Çinli 5G mobil sistemini kullanır olacak.
Bugün Çinliler alış verişlerinde nakit para kullanmıyorlar, tüm ödemelerini internet üzerinden yapıyorlar.
Uzay bilimleri üzerinde de hızlı adımlar atıyorlar, şu anda AB ülkeleriyle beraber ay üzerinde bir üs kuruyorlar, 2020 yılında da Mars'a insansız bir uydu gönderecekler.
Bu arada dünyanın en büyük kapasiteli ve yetenekli teleskobunu kuruyorlar, bu sayede uzayı çok daha yakından inceleme imkanları oluşacak.
Sizlere, New York'ta gökdelenlerin çatılarında yeşil bahçeler oluşturulduğunu, bu uygulamayı Bademli ve Güzelyalı'daki 2 sitede bizim de başarıyla yaptığımızı aktarmıştım.
Çin bu sistemi daha da geliştirerek, sadece çatıları değil, yüksek binaların tüm cephelerini bitki ve ağaçlarla kaplayarak yeşil binalar oluşturuyorlar ve iklim değişikliği ile mücadelede aktif görev üstleniyorlar.
Dünyada ilk defa, tamamen robotlarla işletilen, insansız fabrikalar oluşturuyorlar, böylece hem üretim kapasitesini 3 kat artırıyorlar, hem de ürün kalitesini yüzde 20 yükseltiyorlar.
İşte bunlar ve daha birçok alanda çok derin araştırmalarla, dünya ülkeleri arasından sıyrılarak, önde koşuyorlar.
Tabii bu koşuyu güçlendiren, hızlandıran motor uyguladıkları eğitim sistemi.
Çin'de eğitim 3-5 yaş aralığında anaokuluyla başlıyor, ardından 6 yıllık bir ilkokul süreci ile devam ediyor. Bunu 3 veya 4 yıllık ortaokul takip ediyor. İlk 9 yıllık eğitim mecburi, bu eğitim sürecinden geçen çocuklardan yetenekli görülenler, akademik eğitim almak üzere lise veya enstitülere devam ediyorlar.
Diğerleri ise, mesleki ve teknik eğitim kurumlarında eğitiliyorlar.
Aklın yolu bir demek ki, bugün teknolojide ve üretimde önde koşan ülkelerin, örneğin Almanya'nın, motor gücü, kaliteli meslek elemanı yetiştiren mesleki ve teknik eğitim kurumları oluyor, yani bizim Meslek Liselerimiz, oluyor.
Bugün Çin'de okur/yazar oranı yüzde 99,9 yıllık mecburi eğitim süreci sonunda, Çinliler iyi bilgilenmiş, iyi eğitilmiş konuma geliyorlar ve ardından seçtikleri alanlarda bilgi ve yetenekleri doğrultusunda, ya akademik çalışmalara yöneliyorlar, ya da kaliteli meslek elemanı oluyorlar.
Ve sonuçta Çin, hem akademik araştırma alanlarında, hem de insan yaşamı için üretim alanlarında, geliştirdiği ileri teknolojilerin verdiği güçle önde koşuyor
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?