Bursa Çarşıları, Çakırhamam ile Bat Pazarı, Sobacılar arkasında ve buna paralel Atatürk caddesi, Cumhuriyet caddesi arasında uzanırdı. Şehrin başka yerlerinde rastlayabileceğiniz, sadece bakkal dükkanları, kundura tamircileri ve mahalle berberleridir.
Çarşılar hala arasta düzenini korumaktaydı.
Şekerciler, kavaflar, aktarlar, sarraflar, havlucular, manifaturacılar, yorgancılar, mobilyacılar, bıçakçılar, demirciler, sobacılar kendi isimlerini taşıyan bölümlerde yoğunlaşmıştı.
Atatürk Caddesi kozmopolit ve daha lüks mağazalardan oluşmuştu.
Çarşının en hareketli bölümü kapalı kısımdır. Burada ağırlıklı olarak havlucular ve manifaturacılar bulunur ve yalnız Bursa'nın değil civar illerin ihtiyaçlarına da cevap verirdi.
Özellikle yaz ayları, yılbaşı ve bayram tatilleri, Bursa dışından gelenlerle dolardı.
Banyo ve tatil için gelen bu kesim havlu ve ipekli kumaş ihtiyaçları ve hediyelik eşya alımlarıyla şehir ekonomisine önemli katkıda bulunurdu.
Özellikle koza mevsimi Koza Han'da açık koza borsası kurulur, çarşıya bereket yağardı.
Kentte her yaş ve sosyal sınıfın toplanma alanları farklıydı. Aileler Belediye önündeki Dağcılık Kulübü ve Halkevi bahçesinde (Şimdi Güzel Sanatlar Galerisi) Tophane saat kulesi altındaki bahçede, Yeşil kahvelerinde, Temenyeri'nde ve Çekirge'deki Hüsnügüzel, Selvinaz, Kükürtlü bahçelerinde, Havuzlupark'ta otururdu. Ve genelde Uludağ gazozu içilirdi.
Köylü kesimi kendi köy adlarını taşıyan hanlarda veya Tahtakale kahvelerinde.
Esnaf sınıfı Çakırhamam'daki Kadifelikahve'de, memur ve emekliler, özellikle asker emeklileri Setbaşı'ndaki Mahfel'de
Asker emeklileri işletmecisi Rıdvan bey'in hep büyük ceviz masasının ardında oturduğu ana binada, gençler Mahfel'in bilardo salonu ve önündeki sette ya yan aralığındaki, Parmaksız Süleyman'ın işlettiği Akın Spor Lokali'nde veya Mahfel'in karşısında, Gökdere üzerine asma balkonlarla uzanmış Ferah Kıraathanesinde (şimdi kütüphane) barınırlardı.
Merinos Fabrikası mensupları içine kapalı olarak kendi sosyal tesislerinde, elit sınıf ise Çelikpalas Otelinin salonlarındadır.
İnsanlar giyimine özen gösterirdi.
Şehirli hanımlar başörtüsü ile yetinirdi.
Genç hanımlar ve çalışanlar tayyör-eteği yeğlerlerdi.
Erkekler yaz kış mutlaka kravatlı ve ceketli olurdu. Ceket yakalarında, meslek, okul, kulüplerini belirten rozet taşırlardı.
Bu rozetler, Dağcılık Kulübünün bahçe duvarı önünde sıralı, süslü sandıklı ayakkabı boyacılarının yanında demir parmaklıklara yasladığı mukavva panoda her cins rozeti teşhir eden Rozetçı Cici'den temin edilirdi. Orta yaşa gelmiş olanların kısa kollu gömlekle gezmesi ayıptı. Ve genelde fötr şapkalı olurlardı.
Yaz ayları hasır Panama şapkalarıyla geçilirdi.
Orta öğrenim öğrencileri, kız erkek okul kasketi giymek zorunda idiler. Liseler sarı, Ticaret Lisesi kırmızı, Meslek Liseleri yeşil şerit taşırdı kasketlerinde. Nedense bu kasketleri pardösü içine saklayarak bu mecburiyeti delmeye çalışırdık.
Kızlar da biraz yukarı kaldırdıkları şemsiperin altından kaküller çıkartırlardı.
Kız okullarının dağılma saatinde Mavi Köşe Dondurmacısı önünde veya Başak Caddesi'nin başında beklerdik, sadece platonik sevgililerimizle bakışmak ve arkaları sıra evlerine kadar yürümek için.
Yüksekokula başlar başlamaz da büyük bir hevesle fötr şapka edinir ve bıyık bırakırdık
Devamı haftaya
Yeni yılınızı, sizlere, ailenize, kentimize ve
ülkemize huzur getirmesi dileklerimle,
kutluyorum...
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?