Ekonomik otoriteler ülkemiz ekonomisi için önerileri sıralarken,
hep bir öğretmen edası ile klasik ve moda cümleler sıralarlar.
'Yüksek katma değerli üretime geçmek !'
Arkasından diğer moda kelimeler 'marka olmak, inovasyon, ihracat' sıralanır durur.
İmalatçı üretici ise, ev ödevini yapmamış zeki fakat afacan öğrenci gibi başını yukarı kaldırır ağzını açıp öyle aval aval bakar !
Bu bakış aslında çok şey anlatır ama öz olarak,'o kadar kolay ise gel kendin yap ' bakışıdır.
Netice olarak bir tarafta teori bir tarafta pratik var...
Ben kendimden bilirim ve böyle konuşmalar karşısında; 'Hep kendimi suçlu gibi hissederim ve üzülürüm..!'
Ama teorik olarak da olsa başarılamayan ve gerçekleşmeyen ekonomik olaylar bir sonuçtur.
Yine teoristyenler ve ekonomistler ülkemiz ekonomisi için ihtiyaç olan unsurların neden gerçekleşmediğinin nedenlerini araştırmalılar..
Eğitimse eğitim, öğretimse öğretim, araştırma, teşvik ise teşvik, kredi ise kredi. Ar - Ge ve buluşlar için temel olarak eğitim sistemimiz sanayici ile entegre mi..?
Bütün bunların araştırılması olmazsa olmazdır. Son olarak;bende şu iddiayı hep tekrarlar dururum !
Ülke olarak 192 ülkeye ihracat yapan bir ülke konumundayız..
Bu da çok güzel bir durum.
Yapılan ihracatımız cari açığı kapatmaya yetmiyor yani yapmamız gereken işler var.
Ama gerçekçi olmak gerekmektedir
Niteliksiz ara mal üretsek bile ucuza ürettiğimiz zaman bütün dünyaya satarız.
Artık Türk ürünlerine güven oluştu, bu fırsatı çok iyi kullanmalıyız.
Ama
Üretelim, çok ve kaliteli üretelim de nasıl üretirsek üretelim..
Yeter ki üretelim, arkasından marka, inovasyon ve teknoloji mecburen gelir
Bütün sanayici ve üretici ne tembeldir ne de afacan bir talebedir
Ayrıca olan biten her şeyin farkındadır ama üretici ister büyük olsun ister küçük .
Sadece
Çalışır çalışır sadece çalışır...
Sonra durur ve öyle bakar
Aval aval .!!!
Saygılarımla
hep bir öğretmen edası ile klasik ve moda cümleler sıralarlar.
'Yüksek katma değerli üretime geçmek !'
Arkasından diğer moda kelimeler 'marka olmak, inovasyon, ihracat' sıralanır durur.
İmalatçı üretici ise, ev ödevini yapmamış zeki fakat afacan öğrenci gibi başını yukarı kaldırır ağzını açıp öyle aval aval bakar !
Bu bakış aslında çok şey anlatır ama öz olarak,'o kadar kolay ise gel kendin yap ' bakışıdır.
Netice olarak bir tarafta teori bir tarafta pratik var...
Ben kendimden bilirim ve böyle konuşmalar karşısında; 'Hep kendimi suçlu gibi hissederim ve üzülürüm..!'
Ama teorik olarak da olsa başarılamayan ve gerçekleşmeyen ekonomik olaylar bir sonuçtur.
Yine teoristyenler ve ekonomistler ülkemiz ekonomisi için ihtiyaç olan unsurların neden gerçekleşmediğinin nedenlerini araştırmalılar..
Eğitimse eğitim, öğretimse öğretim, araştırma, teşvik ise teşvik, kredi ise kredi. Ar - Ge ve buluşlar için temel olarak eğitim sistemimiz sanayici ile entegre mi..?
Bütün bunların araştırılması olmazsa olmazdır. Son olarak;bende şu iddiayı hep tekrarlar dururum !
Ülke olarak 192 ülkeye ihracat yapan bir ülke konumundayız..
Bu da çok güzel bir durum.
Yapılan ihracatımız cari açığı kapatmaya yetmiyor yani yapmamız gereken işler var.
Ama gerçekçi olmak gerekmektedir
Niteliksiz ara mal üretsek bile ucuza ürettiğimiz zaman bütün dünyaya satarız.
Artık Türk ürünlerine güven oluştu, bu fırsatı çok iyi kullanmalıyız.
Ama
Üretelim, çok ve kaliteli üretelim de nasıl üretirsek üretelim..
Yeter ki üretelim, arkasından marka, inovasyon ve teknoloji mecburen gelir
Bütün sanayici ve üretici ne tembeldir ne de afacan bir talebedir
Ayrıca olan biten her şeyin farkındadır ama üretici ister büyük olsun ister küçük .
Sadece
Çalışır çalışır sadece çalışır...
Sonra durur ve öyle bakar
Aval aval .!!!
Saygılarımla