Kolay değil elbet; geçmişi sömürgeciliğe dayanan bir ülke burası. Az zulüm etmemiş Kongo'da. Şimdi bu hatasıyla müzelerde, okullarda yüzleşiyor. Kocaman bir Afrika müzesi var.
Dışarıdan gelenler de öncelikle 55 yıl önce madenlere calışmaya gelen, o zamanın deyimiyle az gelişmiş ülke insanları. Belçikalıların girmekten imtina ettiği kömür deliklerine inmişler. İkinci sınıf görünmüşler ister istemez.
Şimdi ise durum farklı. Yeni nesil okuluna da gidiyor, kariyerini de yapıyor.
Derken İslam adına yapıldığı iddia edilen terör olayları... Yüzyıllar öncesinde kalan, kalmış olduğunu düşündüğümüz psikolojik duvarı tekrar yükseltiveriyor.
Ve de Avrupa'nın başkentine görevli gelen beyaz yakalılar, diplomatlar...
İşte bütün bunların harmanlanması gerekiyor.
Biz de bir pazar günü, Fabrique A - Visitant Programı ekibi olarak, Brüksel'in Stalingrad Caddesi’nde, halk pazarında gezen Brüksel Belediye Başkanı Philipe Close'a mikrofonumuzu uzattık.
Visitant: Brüksel'le ilgili planlarınız nedir? Brüksel'i nasıl buluyorsunuz?
Başkan: Benim için Brüksel dünyanın en kozmopolitan şehridir. 184 farklı milletin bir arada yaşadığı... Bu Brüksel'in geleceğidir. Biz Avrupa'nın başkentiyiz. 500 milyon Avrupalı vatandaşın... Bu Brüksel'in hedefidir; herkesin bir diğeriyle beraber yaşadığı en kozmopolitan şehir olmaktır.
Visitant: Seçimlerden önce, ya da şimdi, öncelik nedir?
Başkan: Benim için öncelik okuldur. Okullara daha çok yatırım yapmalıyız. Çünkü eğitim ile önceliği topluma vermiş oluyoruz. Tabii haklarımızdan ve güvenliğimizden sözetmek de önemlidir. Bunu biliyoruz. Fakat işe okulla ve okulda neler olduğuyla başlamamız gerekiyor. Benim için çok önemli olan şey, Brüksel'de yaşayan herkesin Brükselli görünmesidir.
Visitant: Peki onlar da aynı şekilde düşünüyor mudur?
Başkan: Benim hedefim bu mesajı bütün topluma göndermektir. Burada, Brüksel'de yaşıyorsunuz. Ve benim hedefim herkesin birlikte yaşayabilmesidir. Bu benim biricik hedefimdir.
Visitant: Öyleyse daha başka neler yapmalıyız? Çünkü hala arada hassas bir çizgi olduğu görülüyor.
Başkan: Eğitimle başlayacağız. Eğitim herşeyin temelidir. İnsanlar aynı okula giderse, aynı dili öğrenirse, aynı dersi öğrenirse, çocukların arasında bir şeyler olacaktır. Ben şehrin içinde gettolar olmasını kabul edemem. Ben en kozmopolitan şehir olmayı hedefleyen bir şehir istiyorum. Brüksel şu anda dünyanın ikinci en kozmopolitan şehridir.
Visitant: Ben Türk toplumunda hala şunu görüyorum, örneğin, çocukların daha üst eğitime devam etmek yerine meslek okullarına yönlendirildiklerini duyuyorum. Çocukların okullarda özgüvenlerinin tam olduğundan emin değilim. Aileler de örf ve adetlerini kaybetmek istemiyorlar.
Başkan: Bu bir sorun değil. Çünkü özüne saygı duymak çok önemlidir. Bir çok milliyete sahip olmak mümkündür. Örneğin Brüksel'de yaşayanların %35'i Belçika milliyetine sahip değil. Bu %35’in içindekilerin %82'si AB ülkelerinden geliyor. Ama kendilerini Brüksel'de yaşayan insanlar olarak görüyorlar. Ve bu durum Türk, Faslı, ... dünyanın her yerinden gelen insanlar için de aynıdır. Brüksel'de 184'ten fazla millet yaşıyor. Benim hedefim, önce Brüksel sakini olunmasıdır.
Visitant: Belki onlara bu durumun sadece kendilerine özgü olmadığı mesajını verebilirsiniz.
Başkan: Hiç kimse kökenini kaybetmiyor. Hiç kimse tarihini kaybetmiyor. Birlikte gideceğimiz bir tarihimiz var, önemli olan budur. Aslında nereden geldiğimiz önemli değil, birlikte ne yaptığımız önemlidir.
Evet, Avrupa'nın başkenti, AB ile sınırlı kalmadan, tüm insanların, tüm kültürlerin, tüm tercihlerin bir arada yaşayacağı bir şehir, bir dünya diyor.
Farklıyız.. Allah öyle yaratmış. Bu inkar edilir mi?
Başka türlüsü maya tutmaz ki... Tutmuyor da zaten. Kavgalar ayrıştırmaktan çıkıyor. Sevgi ise beraberlikten...
Sevgiyle kalın.
Yüksel Çilingir