3- Kanatlı
yem üretimi
Tavukçuluk endüstrisi dışarıdan görüldüğünden çok farklı fonksiyonlara sahiptir. Sadece kendi üreticilerini değil köyde çiftçiyi, tarımı, köy yaşamını destekleyen ve sağlıklı üretimi, dolayısıyla tüketimi destekleyen, sağlıklı nesillerin yetişmesi için köyden kente bir zincirin sağlıklı işlemesini sağlayan en önemli unsurlardan birisidir. Bugün Türkiye de üretilen mısırın önemli bir kısmı tavukçuluk sektöründe kullanılmaktadır. Bu sayede Türkiye mısır ithal eden değil, üreten, üretimi destekleyen ve kendine yeten bir ülke olmuştur. Tavukçuluk yapılan bölgelere baktığınızda kırsaldan kente göçlerin olmadığı tam tersine bir durumun gözlendiği görülmektedir. Tavukçuluğun en yoğun yapıldığı bölgenin Marmara Bölgesi olduğundan yola çıkarsak, tavukçulukla uğraşan bölgelerde yaşamın desteklendiği, gelişen önde giden bölgeler olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Bugün Türkiye yem üretiminde dünyada 9.sırada, AB ülkeleri arasında Almanya'dan sonra 2.sıradadır. Son yıllarda üretime yönelik destek ve çalışmalarla Türkiye bugün verimli topraklarında ürettiği yem hammaddeleriyle kendi kendine yetebilen-üreten-satan-rekabet eden ülke konumundadır.
2018 yılı ilk yarısında broiler yem üretimi TÜM ZAMANLARIN REKOR ÇEYREK
ÜRETİMİ olmuştur (1.368.717 ton).
2018 II.çeyrek üretimi = 1.368.717 % 4 artış
2017 II.çeyrek üretimi = 1.315.774 % 6
2016 II.çeyrek üretimi = 1.241.272 % 1,6
2015 II.çeyrek üretimi = 1.220.783
2018 ilk çeyrek üretimi % 6,5, İkinci çeyrek üretiminde ise % 4 artmıştır. Yılın ilk yarısında bir önceki yıla göre artış % 5 olmuştur.
Bu üretim trendi bu şekilde devam ederse; yılsonunda broiler yemi üretimi 5.450.000 tonu, broiler eti üretimi de 2 milyon 350 bin tonu geçerek tüm zamanların en yüksek düzeyine ulaşacaktır.
Yem üretiminde, bazen yerli hammadde yeterli olmamaktadır. Özellikle, mısır, buğday gibi tarımsal hammaddelerin belirli dönemde hasadı yapılmaktadır. Hasattan sonra yerli hammadde stokları yeterli olmayabiliyor veya fiyatlar artmış olabiliyor. İşte böyle zamanlarda ve özellikle de dünya ile rekabet edebilmek için dahilde işleme izin belgesi ile yem hammaddeleri alımına devletçe müsaade edilmektedir.
Bu teşvikler sayesinde, yazımızda daha önce verilen tablolarda görüldüğü gibi Türkiye yumurta ihracatında dünya üçüncülüğüne erişmiştir.
Üretilen yumurta başına ortalama 145 gram ile 175 gram arasında yem tüketildiğini düşünürsek, yukarıdaki tablolarda üretim ve ihracatın yapılabilmesi için ne kadar yeme ve ne kadar yem hammaddesine ihtiyaç olduğu rahatça hesaplanabilir. Zaten yukarıda rakamları da vermiş bulunuyorum.
Basında özellikle, Türkiye mısır ithal etti, buğday ithal etti, şuna şu kadar teşvik verildi gibi bir takım haberler çıkmaktadır. Bu haberleri yapanlar ve okuyanlar, belli dönemlerde bu ithalatların yapılması mecburiyetini ve Türkiye'nin gerek kanatlı , gerekse yumurta ihracatı ile gelen dövizlerini göz önüne almalıdırlar.
Ayrıca, özellikle dünya ticaretinde rekabet edebilmek için mukayeseli maliyetleri de göz önüne almak gerekir. Biz, ülkemizin yem hammaddesi ithal etmesini değil, bunun ihracatımıza katkısını göz önünde bulundurmalıyız. Belli tarımsal hammaddelerin ithalatını sanki büyük bir suç işlenmiş gibi yazanlar, algı operasyonu yapanlar konunun her iki tarafını da düşünmelidir.
4- Dünyada tavuk ve yumurta savaşı var mı?
Bu savaşta Türk firmalarının durumu?
Ülkemizde son yıllarda parantez içinde ismini verdiğim firmalar (Şeker-Keskinoğlu-Banvit-Mudurnu) tavuk ve yumurta savaşlarında kaybedildi veya üretimden çekildi, yahut yabancılara satıldı. Kaybedenlerin en büyük kaybetme sebebi bana göre, ilk kuruluş heyecanını kaybetmeleri, hesaplarını dikkatle takip etmekten vazgeçmeleri, gösterişli harcamalara yönelmeleri gibi sebeplerdir.
Savaş, sadece tankla-tüfekle değil, ekonomiyle-üretimle-bilimle yapılmakta günümüzde.
Evet dünyada sektörel savaşlar da var. Türkiye son yıllarda tavukçuluk sektöründeki başarısıyla dünyada dikkat çekmiş ve rakip ülkelerin hedefi haline gelmiştir.
Kanatlı sektöründe dünya lideri Brezilya, Amerika ve Avrupa ilk 3'te yer alırken, Türkiye 7.sıradadır. Hedef pazarlar ortaktır. Dünya lideri bu ülkelerin de Türkiye'nin de Pazar hedefleri aynı ülkelerdir.
Türkiye, gerek coğrafi durum, gerek kalite ve fiyat avantajıyla öne çıkıp tercih edilirken, bürokratik engeller, politik sebeplerle engellenmektedir. Sektörü baltalamak isteyenlerin zaman zaman medyayı kullanarak yaptığı/yaptırdığı şehir efsanesi haberler, yurt içinde halkımızı, en ekonomik sağlıklı gıda tavuk etinden uzaklaştırmaktadır. Böylece kendi ayağımıza kurşun sıkmak gibi bir durumla karşılaşmaktayız.
Ben, Yeminli Mali Müşavirlik mesleğine başladığım 1990 lı yıllardan beri özellikle Hastavuk firmasının bütün gelişimini çok yakından takip ederek nasıl bir dev olduğunu gördüm, daha ihracatın lafı bile edilmezken nasıl çırpındıklarını biliyorum. Bunun sonunda bugün Türkiye'den ilk ve tek Japonya'ya ihracat yapan firma olarak tarih yazdılar. Kanatlı sektöründe başka firmalar ile de çalıştım. Hepsini tek tek saymak yerine sektörde en modern usullerle çalışan diğer bir firma olan Karagül tavukçuluk firmasından da sitayişle bahsetmek isterim. Finansmanını dikkatle kullanan, bütçesini ve planlamasını yapan, kılı kırk yaran bu firmalar dünya ölçeğinde ileriye gitmişler ve gideceklerdir. İş, üretim ve pazarlama ile satışını çağın en modern usulleri ile yapmayanlar, gösterişe kaçanlar ise maalesef bu vahşi rekabet ortamında kaybedecekler, firmalarını kaptıracaklardır.
Halkımıza kendi firmalarını desteklemelerini, üretici firmaları da gerek üretim ve gerekse yönetimde çağın gereklerini yerine getirmelerini diliyorum.
Yıllardır, beraber çalıştığımız HasTavuk firması sahipleri, yetkilileri, elemanları, Genel Müdürü Şahin Aydemir ve Halkla ilişkiler Müdürü Bircan Balaban Özkan, Karagül firması sahipleri Şükrü Karagül ve Ilgın hanım, yazımın hazırlanmasında bana büyük ölçüde yardımcı olmuşlardır.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?