TL' nin en hızlı değer kaybettiği süreçte yaşanan atağın krizin başladığına işaret etmediğini, yeniden pozitif bir atmosferin yaşanmasının ihtimal dahilinde olduğunu yazmıştık. Doların hareketine çok duyarlı bir toplumuz, her şeyi dolar kuruyla değerlendirme eğilimindeyiz. Bu nedenle öne sürdüğümüz argüman belki pek destek görmemiş olabilir. Ancak yazılarımızda da ifade ettiğimiz üzere bu sefer kriz doların artmasından değil, kredi balonunun sönmesine bağlı varlık değerlerinin düşmesinden olacaktır.
Bugün dikkat edin genelde "döviz bir yerde stabil olsun işimize bakalım" havası hakimdir. Şikayet edilmeye başlanılan husus krediye ulaşılamamasıdır. Bu dövizin yükselmesinden çok ama çok daha olumsuz bir gelişmedir.
Bu sütunda yıllardır kredi balonunun patlama riskinden bahis ettik. Ancak her defasında bu sonun gelmesi için daha zamana ihtiyacımız olduğunu not ettik.
Peki böylesi uzun yükseliş trendlerinin sonlanması öncesi ne tür gelişmelerin olması beklenir?
"Yeni bir düzen " kurulması, toplumsal her alanda alt-üst olma durumu, mevcut dinamiklerin sonsuza kadar devam edileceğine herkesin inanması, mantıksız olayların ve gelişmelerin "artık yeni düzendeyiz" düşüncesiyle kabullenilmesi, son noktada reel sektörde kötüleşme başlamasına rağmen eskiye dönülebileceği ümitlerinin ortada dolaşması gibi hususların bir araya geldiği nokta, esas kırılmanın başlayacağı yerdir.
Biz hangi noktadayız? Yeni düzen kurduk, mevcut dinamiklerin her şartta devam edeceğine inandık, mantıksız gelişmelerin hepsine bir şekilde açıklama getirerek kabullendik, gelinen noktada hayatımızın her yerinde olumsuzlukları hissediyoruz ancak yeniden iyi günlere dönebileceğimiz düşüncesi kafalarda dolaşmaya başladı. Demek ki olumlu havanın bir miktar gelişmesine ihtiyaç var.
2002' den bugüne çok uzun bir yükselişten bahis ediyoruz. Krizi başlatacak kırılmanın zaman alması normaldir. Krizin başladığı gün tartışmasız hepimiz " bu sefer başladı "diyeceğiz.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?