2018 Başkanlık seçimlerinin hemen ardından yaşanan olumsuz döviz ve faiz hareketlerinin ürettiği olumsuzluklar, sadece ekonomik göstergeleri değil, zaman zaman ekonominin ruhunu da kirletiyor.
Nasıl mı ? Piyasalar , firmalar hakkında yediden yetmişe olumsuz söylenti ve dedikodularla çalkalanıp sarsılırken ekonomik yaşamın iyice 'içine ediliyor'. Esasen bir çoğu pek rahatsız edici , asılsız ve irite söylentiler.
Duydun mu şu firma batmış, şu firma kayyuma TMSF'ye alınmış diyorlar, şu firma Konkordato ilan etmiş diyorlar, şu firmanın çekleri yazılıyormuş diyorlar -larla başlayan ve çeşitlenen asılsız dedikodular ne yazık ki bu günlerde şehrimizde pek bir popüler.
Çamur at izi kalsın vari, kimi maksatlı çoğu da asılsız olan bu dedikoduların oluşturduğu şüphe çemberleri , alnının teri ve bin bir emek ve çaba ile bir yerlere gelmiş işletmelerin marka değerine şüphesiz zarar vermekle kalmıyor, işletme sahiplerinin fazladan üzüntüsü ile bir yerde onların üretme, yaşam enerjilerini çalıyor.
Yerel firmaların pek çoğu bu iğrenç dedikodu mekanizmasına karşı korumasız çaresiz hissediyor. Ne yapsam yani gazeteye ilan verip 'yahu biz iyiyiz siz kendinize bakın ' türünden ilanlar mı versem vari hisler içerisindeler. .
Unutulmaması gereken şudur ki şehrimizin marka işletmeleri en azından şehrimize kattığı istihdamla yüz binlerce insanın evine ekmek- aş götürmesine vesile. Sadece aşla kalsa, şehrin ışıkları, şehrin spordan san'ata tüm fiziği ve ruhu bu işletmelerin ürettiği ekonomi verdiği vergilerle bir yerlere gelebiliyor.
Ne yazık ki şehrin ve ülkenin üretenleri, marka değerleri hakkında çok titiz ve dikkatli yaklaşımlar sergilemekte de şehir insanı olarak karnemiz pek iyi değil:
Oysa ki dedikodulara yaklaşımlarımızda , söz ve davranışlarımızda biraz vefa, empati ve gelişmiş ülkelerde ekonomilerde marka değerlerinin korunması adına sergilenen o enteresan KORUMACI KOLLAYICI GERÇEK MİLLİYETÇİ YAKLAŞIMLARI akla getirmekte fayda var.
İğneyi dedikodu üretip inananlara batırdık ya . Çuvaldızı da marka ve firmalarımıza batıralım bari.
Marka değer olmanın ve bunu büyütüp sürdürebilir kılmanın da ekstra kuralları ve bir bedeli var. Hatta kurallar ve binlerce kitabı.
Siz kahramanlarımız , o kadar üretip topluma da bir o kadar verirken İLETİŞİM kanallarını es geçiyorsanızz bir şeyleri eksik yapıyorsunuz demektir.
Anlarım Dedikodulara aldırmayabilirsiniz. Elbette ki namusunuza iffetinize güvendiğiniz kadar isim ve kariyer ve markanıza kendine güvenip takmayabilirsiniz. Ama unutmayınız, Maazallah çok marka ve firma asılsız dedikodular sonucunda maalesef azalmış veya yok olmuştur.
Evet takmayabilirsiniz ancak bu iş bu kadar basit değil. Kıyasla köyden şehre geldik ve buranın da ayrı yaşamsal kuralları var. Amatörlük ve profesyonellik ayrımında büyümek gelişmek ve yok olmamak adına amatör kalma kararı verme noktasında değilsiniz maalesef.
Bunun için de gözümüzün ışığı ekonominin dolayısıyla hayatın can damarı firmalarımıza necizane önerim, öncelikle ve özellikle bu günlerde reklam tanıtım ve Halkla ilişkilere gerekenden daha fazla eğilmeleri olacaktır. Pek çok Swot analizleri bunu işaret ediyor.
Bu dala ilişkin fazla ahkam kesmem yerinde olmaz ama koca koca firmaların halkla ilişkiler basın, reklam ve tanıtım konusunda bulunması gerekenin çok çok gerilerinde olduğu su götürmez gerçek. Özellikle şehrimizin bu konuda karnesinin çok zayıf olduğunu uzmanlarından sıkça duyup vakıf olanlardanım.
Son sözümse dua ile.
Allah üretip helali ile istihdamla iş ve aş sağlayanların özellikle şu zor zamanlarda yar ve yardımcısı olsun , her türlü fitne ve dedikodulardan korusun.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?