Dünya gündemini doldurmaya devam ediyor
Geçen ay Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen bir panelde konuşan bilim adamları, İklim Değişikliği felaketinin, bugüne kadar yapılan tahminlerin ötesinde, dünyaya çok daha yaklaştığını dillendirdiler. Toplantıya sunulan rapor, 40 ülkeden 91 bilim adamının 3 yılı aşkın süredir yaptıkları gözlemlere dayalı verilere dayanıyor ve atmosfer sıcaklığının 2040 yılına kadar, sanayileşme öncesi dönemlere göre 1,5C derece yükseleceği tahminlerini içeriyor.
Bilim adamları ayrıca, 1,5C üzeri bir sıcaklık artışının ve bunun geri dönülemeyecek tahribatının resmini çiziyorlar ve üzerine basa basa ülkeleri çok acil olarak Paris Sözleşmesi taahhütlerini yerine getirmeye davet ediyorlar, Dünya Meteoroloji Birliği ise, bu konuda ülkelerin bugüne dek gerekli adımları atmadığını açıklıyor.
Aslında insanlık bu büyük felakete giden yolun daha şimdiden üçte ikisini kat etti bile ve yer kürenin çeşitli bölümlerinde olağan dışı hava koşullarını, deniz seviyelerindeki yükselmeleri, kutuplardaki buzul erimelerini yaşamaya başladı.
Bu arada ABD Ulusal Çevre Bilgi Merkezinin yaptığı açıklamalarda, son 139 yılın en sıcak Eylül ayının yaşandığı, küresel ortalama sıcaklığın, 20.yüzyıl ortalamasının 0,78C üzerinde olduğu, kutuplardaki buzul erimelerinin devam ettiği belirtildi.
İşte bu nedenlerle, bu konuda çalışmalarını sürdüren bilim adamları, yer küre üzerindeki tüm ülkelerde yaşayan insanlara ve ülke yönetimlerine çok hızlı biçimde gerekli tedbirleri almaları yolunda çağrıda bulunuyorlar.
Ama ne yazık ki bazı ülke liderleri, örneğin Trump, ABD başkanlığına soyunduğu seçim döneminden itibaren bu mücadeleye soğuk bakıyor, kampanya sürecinde başkan seçildiği takdirde, ülkesinin İklim Değişikliği ile mücadele için Birleşmiş Milletlere verdikleri milyarlarca dolar destek sözünü geri çekeceğini açıkça beyan etti. Nitekim 2017'de de ABD'ni Paris İklim Sözleşmesinden çekti ve o sözleşmede taahhüt ettikleri 195 ülkeye yapacakları yardımları da durdurdu.
Paris İklim Sözleşmesinin oluşmasına destek olan Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise, bu anlaşmanın oluşumundaki güçlü konumundan uzaklaştı.
Avustralya Başbakanı da, ABD bu mücadelede yer almadıkça, kendilerinin de İklim Değişikliği fonuna bundan böyle para aktarmayacaklarını açıkladı.
Oysa bu konuda şu ana kadar yapılan çalışmalar, atmosfer sıcaklığının bu günkü seviyesinin 0.5C derece yukarı çıkmasıyla, okyanuslardaki bütün mercan adalarının yok olacağını, deniz seviyesinin 0.1m yükselmesiyle de 10 milyon insanın zarar göreceğini gösteriyor.
Dünyadan bu görüntüleri gene Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un şu sözüyle noktalayalım, ''Eğer gezegenimizi tahrip etmek için üzerinde yaşıyorsak, çalışıyorsak, yaşamımızın anlamı nedir o zaman, oysa çocuklarımızın geleceği için fedakarlık yapmak zorundayız.''
Bizde de İklim Değişikliği etkisiyle neler olabileceğini araştıran TEMA Vakfı yetkilileri, Türkiye'nin İklim Değişikliği politikalarını katılımcı ve şeffaf biçimde belirlemesi yolunda çaba harcanmasının gereğini vurguluyorlar. Düşük karbonlu uygulamalar ile, daha fazla enerji güvenliği, daha yüksek yaşam kalitesi, iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılık, fosil yakıt kullanımından tasarruf, yenilenebilir enerji üretim alanında istihdam yaratılması gibi çok sayıda yan fayda sağlanabileceğini savunuyorlar. Ayrıca Türkiye'nin de Paris İklim Sözleşmesini Büyük Millet Meclisinin onayından geçirerek ve de sözleşmede yer alan taahhütleri, halkla paylaşarak, kol kola girerek uygulamaya sokması ve bu mücadelede yerini alması gerektiğini de vurguluyorlar.
Bu arada Paris İklim Sözleşmesini ulusal meclisinde bu hafta onaylatarak yürürlüğe sokan, Afrika'nın Gine Bissau Cumhuriyetiyle antlaşmanın yürürlükte olduğu ülke sayı 181'e, AB ile birlikte 182'e çıktı, meclislerinde onaylatmayan ülke sayısı da 15'e geriledi. Türkiye'nin de içinde olduğu bu 15 ülke, Angola, Ekvator Gine'si, Eritre, Güney Sudan, Irak, İran, Kırgızistan, Lübnan, Libya, Özbekistan, Rusya, Surinam, Umman ve Yemen.
Umarım çok geç kalmadan, bu güzel topraklar üzerinde yaşayan bizler ve de ülkemizi yönetenler, yer kürenin yüz yüze kalacağı bu acı gerçeklerin farkına varırız, gerekenleri yapmaya başlarız.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?