Tarımsal üretim yetersizliğimizi ve yarattığı olumsuzlukları geçen yazımda bir ölçüde belirtmiştim.
Devamını ve çözüm önerilerimi de bu hafta sizlerle paylaşmak istiyorum.
Günümüzde pek çok konferansta, panelde, açık oturumda; dar veya geniş katılımla bu konu tartışılıyor.
Sorunlar belirtiliyor, çözüm önerileri ortaya konuluyor.
Ancak hiçbir şey değişmiyor.
Tarımsal üretim yine yetersiz...
Bazı ürünlerdeki fiyat artışları inanılmaz.
Örneğin; mahallemizdeki markette Ocak/Mart 2018 aylarında patates ve soğan aynı fiyatta; 0.95 TL/Kg iken, şu anda patates 2.95 TL/Kg, soğan 4.45 TL/Kg ve yaklaşık 1 aydır böyle.
Yani fiyatlar yüksek seviyede kemikleşmiş durumda.
Ama bakıyorsunuz, TÜİK açıklamalarında enflasyon bununla kabili kıyas olmayacak şekilde düşük. Kullanılan veriler içinde daha onlarca kalem var. Ama dar gelirlinin temel mutfak ihtiyaçları arasında bu ikisi olmazsa olmazlardan.
Bu ürünler stoklanıyor denildi. Spekülatörler haksız kazanç elde etmek için bunu yapıyorlar denildi...
Resmi kişiler depolara baskın yaptılar.
Bir, iki tespit medyaya yansıdı ve durdu.
Sonucun böyle olacağı belliydi.
Çünkü bu iki ürün de stoklanır ve
peyderpey pazara sürülür.
Peki, üretici bu sonuçtan memnun mu?
Değil.
Müşteri zaten dertli.
(Devletimiz Otomotiv'de vergi azaltmaları yapınca Kasım ayında otomobil iç satışları tekrar patlama yaptı. Demek ki dertsiz bir kesim de var.) Sayın Tarım Bakanı açıklamaları yapıyor.
Bütçe rakamları ortaya konuyor.
Açıklamalara bakarsanız her yer güllük gülistanlık. Biz gereken desteği veriyoruz diyorlar... Hatırladığım kadarıyla 30 yıl kadar önceydi; Adıyaman'da Tarımsal Sanayi için bir kişi teşvik alıyor.
Aldığı ucuz kredi ile Adıyaman'da bir hangar dışında hiçbir şey yapmıyor. İnceleyince görülüyor ki adam bu parayla İstanbul yakınlarında kredinin alınışı ile hiç ilgisi olmayan bir fabrika kurmuş. Yani teşviği vermek yetmiyor.
Denetlemek de çok önemli.
Gelelim çözüm önerilerine;
1-Ükemizde iş bekleyen binlerce Ziraat Mühendisi var. Bu kişileri köylerde görevlendirmeliyiz... Yıl boyunca orada kalmalılar. Çiftçi ile çok sıcak bir diyalog kurmalılar. Karar organları ile köylü arasında sağlıklı bir köprü olmalılar. Arazinin uygun şekilde kullanımı, ürün seçimi, verimin ve kalitenin izlenmesi, ilaçlama, hasat ve sevk aşamalarında yardımcı olunması.. Köylüye makul bir kazanç sağlayacak fiyat politikalarının oluşması için aracı kârlarını minimize edecek pazarlama politikalarına katkıda bulunulması.
2-Köylünün kent göçü yerine köyünde kalmasını özendirici, okul, yol, su, elektrik, haberleşme gibi temel ihtiyaçların çözüme kavuşturulması.
3-Kentlerdeki yapılaşmanın çok disiplinli bir şekilde planlanması ve denetlenmesi.
4-Köylüye uygun kredi sağlanıyor ama demek ki yetersiz kalıyor. Daha olumlu şartların sağlanması.
5-Nadasa bırakmak gibi eski yöntemlerin çok zorunlu haller dışında terk edilmesi.
6-Tarım konusunun bütün Siyasi Partilerin ve yeni yapımız nedeniyle Cumhurbaşkanlığı'nın ana gündem maddelerinden biri olması.
7-Yukarıda sıraladığım öneriler ve daha başkalarının bir seferberlik anlayışıyla hayata geçirilmesi.
Doğal olarak tüm bunlar yapılsa bile, akşamdan sabaha sorunun çözülemeyeceğini biliyorum. Ama bir yerden başlamak lazım. Üstelik bunun için; tüm toplum kesimlerinin bu konuda ortak düşündüğü bir dönemde, girişimde bulunmanın tam zamanı olduğunu düşünüyorum.
Kalın sağlıcakla.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?