Ülkenin ismini söylemeden gelin önce bugünlere geliş hikayesine göz atalım;
Bu ülke 3 yıl sonra bağımsızlığının 200.cü yılını kutlayacak.
Önceleri sömürge ülkesi iken, bağımsız olunca kendini şaşırmış, komşularıyla ya da ülkedeki etnik ayrımcılık yüzünden kendi içinde, bol bol savaşmış, bu rüzgara kendini öylesine kaptırmış ki tam150 yıl sonra akılları başlarına gelebilmiş.
Toplumda her şey bulaşıcıdır, gülmek, moral bozukluğu, aptallık, efendilik. Bunları fark etmeleri, özgür bir ülke olarak yaşama geçmeleri için, tam 150 yıl diktatörlük, 2 darbe, kaos, kavga, komşular ile dengesizlik, bunlara bağlı olarak halkta huzursuzluk, adaletsizlik, adam kayırma gibi mutlu olmalarını engelleyen ne varsa yaşamışlar.
Bizim Konya ve Afyonkarahisar illerini birleştirin, işte o kadar yüzölçümü var, bu topraklar üzerinde 5 milyon insan yaşıyor, halkın yaşadığı sorunların ötesinde, çok daha büyük felaketlerle de yüz yüzeler, bu kadar dar topraklar üzerinde 112 adet aktif yanardağları var.
Evet bu ülke, Güney Amerika Kıtasının küçük ülkesi, KOSTARİKA!!!
Mucize değişimlerin ilk adımları 50 yıl önce atılıyor, demokrasiyle yönetilen bu ülkede başa gelen bir adam kendisine, 'Bir dakika ya, biz manyak mıyız?'' sorusunu sorarak, yetkilerini 'akıllı canlılar''olduklarını ispatlamak için kullanıyor, ne mi yapıyor?
Hemen 'YASAMA, YÜRÜTME, YARGI'' kuvvetlerinde asla bir daha kimsenin değiştiremeyeceği'KESİN AYRIM'' kanunlarını çıkarıyor ve uygulamaya sokuyor.
Dışişleri Bakanlığının girişine kocaman bir yazı yazdırıyor, 'Bu ülkede kuvvetler ayrılığı kesin bir şekilde uygulanmaktadır''
Sonra da komşularına ve bütün dünya ülkelerine şöyle sesleniyor, 'Arkadaşlar, siz birbirinizi yiyin, kavga edin, savaşın, ben kapımı huzursuzluğa kapatıyorum ve benden uzak durun, sadece ticarette sizlerle muhatap olacağım'' diyor.
Hemen sonrasında bakanlarına, 'getirin şu bütçeyi, nereye, ne harcıyoruz, bir bakayım. Ooo silahlı kuvvetlere ne kadar çok harcama yapıyormuşuz, savaş yok, hiçbir komşumuzun işlerine karışmak yok, onun için orduyu kaldırıyorum, oraya harcanan bütün parayı EĞİTİM, ÜRETİM ve SAĞLIK sektörlerine aktarıyorum'' diyor ve dediklerini hemen uygulamaya sokuyor.
Hiçbir komşu ülkenin işine, iyi veya kötü, 50 yıldır hiçbir müdahalede bulunmuyor. Bu tutumu ile de 1987 Nobel Barış Ödülü alıyor Başbakanları.
Daha sonra iki adamı parti kuruyor ve onlara bizim parti tüzüğümüz mutluluk üzerine kurulu, onun için partimizin adı da 'Mutluluk Partisi'' olsun,
'
çünkü mutluluk parada, kariyerde değildir, ne kadar çok doğa ile iç içe olursak ve kötü huylarımızı ne kadar yontarsak, o kadar çok mutlu oluruz.''diyor.
Seçim yapılıyor, seçiliyorlar ve partiyi kuran o iki adamdan biri Başbakan, diğeri de Eğitim Bakanı oluyor ve insanlarının mutlu olması için kolları sıvıyorlar, bakın neler yapıyorlar;
Ülkelerinde 1300 km sahil olduğu halde, turizm gelişsin ayağı altında asla betonlaşmıyorlar, tersine doğa varlıklarını yaşamlarının içine çekiyorlar.
Okullarda derslerin çoğu doğada yapılıyor, çocuklar matematiği ağaç, çiçek sayarak öğreniyor. İlkokuldan mezun olabilmenin bir şartı da 5 yılda bir çocuğun dikmesi gereken ağaç miktarı kotasını doldurmak.
Finlandiya Eğitim Bakanı, ki biliyorsunuz Finlandiya'da anaokulları artık orman içine yerleştiriliyor, sık sık Kosta Rika'yı ziyaret ediyor, güzel örnekleri ülkesine aktarıyor, demek ki Finlandiya'daki oluşumların kaynağı Kosta Rika imiş.
Televizyon ve basını halkı aydınlatmak için kullanıyorlar, uzmanlar bu amaçla halka ücretsiz seminerler veriyorlar. 'Beyin hareket halindeyken daha iyi öğrenir'' prensibi eğitimlerinin çıkış noktası.
Orduyu lav ettikten sonra boşa çıkan para ile 5 harika üniversite kurup bilim insanları yetiştirmişler. Ülkenin doğusu başka dil, batısı başka, kuzeyi başka dil konuşuyor, ama kimse kimsenin dilinin kaba ya da üstün olduğu ile uğraşmıyor. Üniversite mezunu her genç çok iyi ingilizce konuşuyor
İnternet sayfama düşen, Kosta Rika hakkındaki bilgiler dikkatimi çekti, araştırdım, okudukça hayran kaldım, belki örnek alabileceğimiz uygulamalar olur, umuduyla sizlerle paylaşıyorum, devamı haftaya
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?