Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kamu çalışma hayatında köklü değişiklikler yapılması için bir proje yürütüldüğünü okuyoruz. Uzun zamandır kamuda verimin arttırılmasının toplumun öncelikli hedefleri arasında olduğunu biliyoruz. Vatandaşımız etkin ve hızlı çalışan bir kamu yönetimini görmek istiyor, aynı zamanda bu hizmetin bedelinin de makul düzeyde oluşmasını temenni ediyor. Ekonominin bugün gibi sıkıntılı olduğu dönemlerde kamuda çalışmak bir ayrıcalık olarak değerlendirilebilir. Medeni bir yaşam sağlayacak iş garantili bir çalışma imkanı herkesin isteyeceği bir şeydir. Tabi kamuda çalışmanın avantajı olduğu gibi dezavantajları da vardır. Mesela, ne kadar çalışırsa çalışsın gelirinde istenen artışın sağlanamaması memurlar için önemli bir şikayet konusudur. Atandığı yerin ailenin yaşamı üzerinde önemli etkileri vardır. Sürekli şehir değiştirmekten istikrarlı bir sosyal yaşam süremezler. Eğitimden, arkadaş çevresine kadar her alanda memur çocukları olumsuz etkilenmektedir. Esas sorumluluk noktasında yükleri çok ağırdır. Yaptıkları hatta yapmadıkları her şey için hesap verirler kamu görevlileri. Bunun sonucunda idari yaptırımlara muhatap olma riski her zaman taşırlar. Vatandaş ve amir arasında devletin kendilerine verdiği görevleri yerine getirmeye çalışırlar. Bu görevleri yerine getirirken çok büyük bir baskı altında çalıştıkları aşikardır. Devlet her iş ve işlemi kusursuz olmasını ister, gerçek hayatta olamayacağın olmasını hedefleyebilir. İşte bu noktada memur baskı altında kalır, insiyatif almak istemez. Kendisine gelen dosyayı bir başka yere havale eder ya da elindeki işte bir problem yaşanmaması için ince eleyip sık dokur ve iler zaman alır. Bu şartlarda bile ülkemiz bürokrasisi diğer ülkelere nazaran daha hızlı işlemektedir. Kamuda çalışanlara devletin yetkileri kısmi olarak devredilmektedir. Bu noktada kamusal istihdamın özendirilmesi ve mevcut en nitelikli insan kaynağının devlet tarafından istihdamını sağlayacak bir düzenleme yapılması gerekmektedir.