USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kartal'daki çöküş

19-02-2019

Ülkemizin en önemli sıkıntılarından biri projeye uymama ve denetimsizliktir.
Aslında bu iki unsur birbirini izlemektedir.
Sonuçta ortaya çıkan maddi, manevi kayıplar ve acılar derin izler bırakmaktadır.
Yakın zamanda meydana gelen İstanbul Kartal'daki bina çökmesi olayı bu yazımın temeli olacak. Aslında zikredeceğim facialar, bu hesapsızlığın ve denetimsizliğin somut sonuçları.
Yıllar önce 3 Ocak 1983'te Diyarbakır'da Hicret Apartmanı çöktü. 84 kişi hayatını kaybetti.
Binayı yapan müteahhitin esas mesleği kasaplık imiş. Binanın yeri şu anda yeşil alan olarak düzenlenmiş.
İkinci benzer olay Konya'daki Zümrüt Apartmanı. 24 Şubat 2004 tarihinde binanın çökmesi sonucu 92 kişi enkaz altında kaldı. 30 kişi de yaralandı.
Üçüncü olay ise; 1998 yılında inşa edilen Kartal'daki Yeşilyurt Apartmanı'nın 6 Şubat 2019'da çökmesi.
Çökmenin meydana gelmesinden çok kısa bir süre sonra, televizyonlar olay yerinden canlı yayın yapmaya başladılar. Devlet katından herkes konuyla ilgilendi. AFAD ekipleri yetişti. Kurtarma çalışmaları başladı. 5 gün sürenin sonunda ortaya çıkan tablo, yok olmuş bir 7 katlı bina, 21 ölü ve 12 yaralı.
Bu vesileyle 1999 yılında meydana gelen Marmara ve Düzce depremlerini de mercek altına almak gerekiyor.
Gerek deprem, gerekse kendiliğinden yıkılmalarda ortak sorun; inşaat kalitesi.
Buna yakın olarak projeye uymamak.
Örneğin Kartal'daki binada kaçak 3 kat atılmış. En alt kat tekstil atölyesi olarak kullanılıyormuş. Söylenenlere göre tezgah yerleşimi için kolonlardan kesilenler olmuş.
Bu işlemi Avcılar'daki depremde bazı binalarda somut olarak gördük.
Bu büyük ölçekli yıkımlar dışında, temel açmanın yeterli önlemi önlem almadan yapılması nedeniyle bitişik veya yakın binaların çökmesi.
Şimdi bir de İmar Barış'ı (İmar Affı) konusu var. 31 Aralık 2018 en son tarih iken, 6 ay uzatıldı.
Kartal'daki Yeşilyurt Apartmanı çevresindeki 8 binanın da yıkılmasına karar verildi.
Bütün bu facialar bize ders oldu mu? İlgililer, yetkililer ne yapıyor? Proje, malzeme, yetişkin iş gücü, zemin etüdleri, zemin güçlendirmeleri önemseniyor mu? Bunların tümüne evet demek isterdim.
Çünkü çok tecrübeli proje bürolarımız, yetişkin mühendislerimiz, çağdaş normlarda yapı malzemelerimiz var.
Ama tüm unsurlar yeterli olsa da iyi bir yemek yapmak her zaman mümkün olmuyor.
Bunun için öncelikle Yapı konusunda kurallara kesinlikle uyulması gerekiyor. Örnek ise Japonya…
Yüksek şiddette depremlerde bile binalar sallanıyor ama tek çatlak bile oluşmuyor.
Ülkemizdeki yapılar da böyle olabilir.
Çok yüksek dayanım ve dayanıklılık isteyen Nükleer Enerji Tesisleri yapmaya başlayan bir memlekette bu başarılmalıdır.
O zaman; bu acılar, bu kayıplar yaşanmayacaktır.

Kalın sağlıcakla…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?