Biliyorsunuz geçen yıl Güney Kaliforniya büyük orman yangınlarıyla boğuştu, araştırmacılar bu felakete kuru ve sıcak havanın neden olduğunu söylediler. Bu yaz Avrupa ülkeleri kavruluyor, son 150 yılın en sıcak Haziran ayını yaşadılar, hiç alışık olmadıkları 30C üzerindeki sıcaklıklarla boğuşuyorlar. Bahar aylarında Londra ve Paris, tayfun ve yoğun yağışlar sonucu sular altında kaldı. Bilim adamları doğada yaptıkları hassas gözlemlerde birçok böcek türünün yok olduğunu belirlediler. Geçen hafta bizde, Dalaman ve Fethiye'de, sıcak ve kuru havanın tetiklediği büyük çaplı orman yangınıyla çok değerli ormanlarımızı kaybettik. Gene bahar aylarında aşırı yağışların neden olduğu sel felaketlerini de yaşadık, ülkemizin birçok bölgesinde
Bu köşede sizlere belki 'öööfff'' dedirtecek sıklıkta 'İklim Değişikliği'' oluşumunu yazdım, durdum, ama biz ne yazık ki, insanlığın karşı karşıya olduğu bu doğa felaketinin, hala pek farkında değiliz.Yapılan bir araştırma, Türkiye'de işsizliğin ardından en önemli ikinci sorunun iklim değişikliği olduğunu, bu değişimin nedeninin, çevreye bırakılan karbon ayak izi olduğunu, bu kavramın ise, araştırmaya katılanların % 86,6'sı tarafından hiç duymadığını göstermiş.
Belki biraz dikkat çeker, sizler de okuduğunuzda çevrenizle paylaşır, toplumumuzun farkındalık oranı artırır umuduyla, Bilgi Üniversitesi, Çevre, Enerji ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ayşe Uyduranoğlu tarafından Türkiye'de bu konuda yapılan bir saha araştırmasını, kendisinin kaleminden, sizlerle paylaşacağım;
'Karbon ayak izini bilmiyoruz, (Her insanın ulaşım, ısınma, enerji tüketimi veya satın aldığı her türlü ürün neticesinde atmosfere yayılmasına neden olduğu karbon miktarının adı)
İklim değişikliği ve küresel ısınmanın insan hayatı üzerindeki etkisi her geçen gün daha da önem kazanıyor. Sera gazlarının ve karbon salınımının artması yaşadığımız kentler için de afet riskini yükseltiyor. Çevreye verdiğimiz zararın en önemli göstergelerinden biri olan karbon ayak izinden Türkiye pek haberdar değil. 12 farklı şehirde 714 kişi ile yaptığımız araştırmaya göre, katılımcıların % 86,6'sı daha önce karbon ayak izini hiç duymamış. Bu konuda farkındalığımızı artırmamız gerekiyor.''
Küresel ısınmanın yarattığı negatif etkileri ortadan kaldırmak için çok sayıda ülke tarafından uygulanmaya başlanan karbon vergisine olan bakış açısını ölçmek için yola çıktıklarını belirten Doç. Dr. Uyduranoğlu yaptıkları bir başka anket sonucunda şu verileri elde ediyorlar;
'Türkiye toplumunun Ulusal ve Uluslararası Karbon Vergisine Verdiği Destek ve Vergi Gelirlerinin Harcanmasına İlişkin Tercihleri çalışmasına göre, katılımcıların % 87'lik kesimi küresel ısınmayı büyük sorun olarak görüyor. Katılımcıların % 88,3'ü de iklim değişikliğinden haberdar. Ancak dünya genelinde karbon vergisinin yaygınlaşması durumunda bile bu verginin uygulanmasına bakış açısı çok olumlu değil. Katılımcıların % 35'i bu vergiye destek vermeyeceğini ifade ederken, % 31'lik kesim desteklediğini belirtiyor. Olası karbon vergisinin nereye harcanması sorusuna verilen yanıtın büyük bölümünü oluşturan % 25'lik kesim yenilenebilir enerji yatırımlarının desteklenmesi ve temiz enerji projelerinin getirilmesi cevabını verdi...''
Küresel sıcaklık artışının önüne geçilemediği takdirde, kısa dönemde Türkiye gibi ülkelerin çok daha büyük zararlarla karşı karşıya kalacağını belirten Doç. Dr. Uyduranoğlu, 'Türkiye bu konuda acil önlem alıp eylem planlarını yürürlüğe sokması gereken ülkelerin başında geliyor. İklim değişikliğinin etkileri hep konuşuluyor ama bundan sonraki süreçte üretim zinciri büyük zarar görecek. Tarımsal faaliyetler uzun süre aksamaya başlayacak. Üretim aşamasında uygulanan yöntemlerin ve kullanılan zararlı maddelerin tüketici tarafında etkisi daha da ön plana çıkacak. Dünya Ticaret Örgütü 'Yeşil Etiket'' olmayan ürünleri küresel ticarete sokmayabilir. Bir ülke iklime ve çevreye ne kadar az zarar veriyorsa o kadar fazla ihracat yapacak. Türkiye de bu konuda ilk adımı atan ülkelerden biri olmalı'' dedi.
Bu değerlendirmeleri, ülkemizdeki karbon ayak izi oluşumunda etkin rol alan sanayicilerimizin, kentlerimizin ulaşım sistemlerini, yerleşim planlamalarını yapan ve uygulayan yerel yöneticilerimizin ve kentlerde yaşayan biz kentlilerin çok dikkatli okumamız, alınacak tedbirlerde aktif rol almamız, kaçınılmaz olmaktadır. Aslında bu katılımımızı, Paris Sözleşmesini imzalayarak, uluslararası platformda taahhüt ettik. İmzalayan ülkelerden, örneğin Almanya 2050 yılında karbon ayak izini sıfırlayacağını beyan etti, aynı adımları İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya da atıyor, İskandinav ülkeleri bu alanda zaten çok ilerdeler, darısı başımıza
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?