Gazeteyi eline alıyorsun acı, internet sayfalarında dolaşıyorsun elem, keder, kahır var.
Dünyanın belki de en felaket acısı olan evlat acısıyla kavruluyor memleket.
Acı olan da, savaş zamanı cansiperane vatanı savunurken şehit düşmek değil; barış zamanı pisi pisine kurşunlara durmak…
Cami avlularının musallalarında acı, gözyaşı..
Evlerden Türk bayrağı sarkan pencerelere bakamıyorsun; biliyorsun ki orada analar ağlıyor.
Nerelerden geçiyor bu ülke, nasıl zor sınavlar veriyor akıl sır erdiremiyorsun.
Caddelerde ürkek yürümek, konteynerlerin yanından geçerken ürkmek, kalabalık meydanlarda yürürken ürkmek, kendi vatanında ürkerek yaşamak.
Ya yarına çıkamazsam?
Ya yine şehit haberi gelirse?
Ya bu ateş sönmezse?
Yüzünü bile doğru dürüst görmediğin, adını ilk defa işittiğin gencecik delikanlıların tabutlarını gördüğünde, etin kesilmiş gibi feryat ediyor için.
İçindeki çığlık hiç susmuyor.
Başka şeyler düşünmeye çalışıyorsun.
Gülmeye çalışıyorsun.
Yaşamaya çalışıyorsun.
Yoksa biliyorsun ki beynin yanabilir, kalbin patlayabilir, nefesin kesilebilir acıdan..
Hiçbir gülümseyişin gerçek olamıyor, gerçek hayata döndün sanıyorlar, umursamıyorsun sanıyorlar, suçluyor birbirini insanlar.
Oysa hangimiz ne yapabiliyoruz?
Yurdun sağ tarafı kanıyor, yanıyor, kavruluyor
Yurdun sağ yanı kanser..
Oysa savaşın kötü olduğu belletildi bize hep.
Savaşları toprak hırsı, madde hırsı, mülkiyet hırsı çıkarır dendi.
Ülkenin ışıkları yarı karanlık, her şey el yordamı, her şey diken üstündeyken;
Nasıl daha çok mülk edinebilirim, nasıl daha çok çocuk sahibi olabilirim, nasıl çoğalabilirimin derdinde olanlar peki?
Nasıl bir dünyaya emanet edip gideceksin neslini?
Suyu kurumuş, ateşi çoğalmış, cehennemi kudurmuş, ekmeğin emekle değil, silahla kazanıldığı bir coğrafyaya mı salacaksın çocuğunu, soyunu, sopunu?
Kimse acı yarıştırmasın.
Ne kadar ağlasak da,
Evladını pis ellerin sıktığı pis kurşunlar almış anaların acısını taşıyamayacağız yüreğimizde..
Her şeyi geçtim de,
Kimse bu kanı durduramıyor, çare olamıyor, engel koyamıyor ya,
Babasız çocuklar gibi kalakalıyoruz…
Askerlik çağında olan hiçbir delikanlının gözlerine bakamıyorum ben artık.
İçim cız ediyor,
Nerede askerlik çağında bir yiğit görsem..
Sanki hepsinin adı Mehmet gibi geliyor..
Mehmetçikler…
Artık ölmeyin ne olur…
Öleceksek beraber ölelim…
Bir savaş çıksa ve kadınlı kızlı yürüsek topla tüfekle..
Yapamazsak, kalbimiz kurusun…