Birkaç hafta önce yayımlanan Anonim Şirketlerde sermaye azaltılmasında aktiflerin tesbiti konulu yazımda:
Bursa Ticaret Sicili Müdür Yardımcısı Sayın Onur YILMAZdan bir bilgilendirme yazısı aldım. Yazıyı çok beğendim. Özellikle, bilgilerini paylaşmak ve yol gösterici olma açısından kendilerini tebrik ettim ve burada da ediyorum. Yazıyı paylaşmak üzere izin istedim. Gerekli izni verdiler. Demiş ve yazıyı tamamlamıştım.
Daha sonra gerek Sayın Onur YILMAZdan ve gerekse Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi Sayın Soner ALTAŞ, söz konusu yazının SONER ALTAŞa ait olduğunu, bunun düzeltilmesinin doğru olacağını bildirdiler.
Ben, Sayın Soner ALTAŞa yazıları için teşekkür ediyor, Sayın Onur YILMAZın konusunu ilgilendiren yazıları bulup paylaşmasını da takdir ediyorum.
KVKYA GÖRE A.Ş.NİN KENDİ HİSSESİNİ SATINALMASI
Son 3 yazım TMS-TTK açısından Anonim Şirketin kendi hisselerini satınalması ve bu satınalmanın muhasebeleştirilmesi konusu idi.
Özellikle, Anonim Şirketin kendi hisselerini satınalma muhasebesinden sonra yazı ile ilgili olarak arayan, bilgi paylaşanlar oldu. Özellikle eski hesap uzmanı YMM Üstadımız Sayın Mesut ÇIRAK, yazımın güzel olduğunu bildirerek beni onore etti, ama konunun bir de vergisel açıdan da incelenmesi gerektiğini, bunun için 5520 sayılı Kurumlar Vergisi kanununun 5/ç maddesini de gözönüne alarak yapacağım çalışmadan sonra yazı konumun tamamlanacağını belirtti. Haklı olduğunu gördüm. Ben A.Ş.nin kendi hissesini satınalması ve daha sonra satması halinde emisyon primini kendime göre yorumluyorum ve KVK 5/ç maddesindeki istisnalar içinde olacağını düşünüyorum. Sayın Mesut ÇIRAK, istisna olamayacağını düşünüyordu.
Şimdi gelelim konunun KVK açısından incelenmesine:
Kurumlar vergisi kanununun 5inci maddesinin ç bendine göre:
Anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları payların bedelinin itibari değeri aşan kısmı kurumlar vergisinden müstesnadır, yani bu kazançlara kurumlar vergisi açısından kar sayılmaz ve kurumlar vergisi hesaplanmaz.
Yorumlarım zorlama olabilir, ancak bu konuda yapılan çalışmalardan sonra konu açıklık kazanacak ve belki de bakanlık bu konuda tebliğ veya sirküler çıkarmak zorunda da kalabilecektir.
Eski TTK da 286ncı madde ve yeni TTK da 347inci madde primli payların yani değerinden yüksek bir bedelle çıkarılacak payların çıkarılabilmesi için esas sözleşmede hüküm bulunması ve genel kurul kararının gerektiğini belirtmektedir.
Önceki yazılarımızda açıklandığı üzere şirketin kendi paylarını satın alabilmesi TTK.nun 379-389uncu maddelerinde düzenlenmiştir.
Eski TTK.da 329uncu maddesine göre anonim şirket kendi hisselerini temellük edemeyeceği gibi rehin olarak bile kabul edemezdi. Yeni Türk Ticaret Kanunu ise gelişen ticaret ve hukuk anlayışı gereği yukarıda belirttiğimiz gibi şirketin kanunda belirtilen mücbir sebeplerin olması halinde kendi paylarını iktisap edebilmesini ve bunun karşılığında sermaye azaltması yapılması gerektiğini, sermaye azaltması yapmadığı takdirde bu payları
a. 384üncü maddedeki esaslara göre 3 yıl içinde
b. 385inci madde hükümlerine göre 6 ay içinde elden çıkarmak zorundadır.
Şirket bu hisseleri ya değerinde veya değerinden fazla bir bedelle elden çıkaracaktır. Değerinin altında bir bedelle satışı düşünmüyoruz. Peki, değerinin üzerinde satılan hisselerde, satıştan doğan fazla bedel ne olacaktır?
Acaba ihraç primi mi yoksa kar mı?
Klasik vergicilik anlayışına göre ve Kurumlar Vergisi Kanununun 5/ç maddesini vergicilik yönünden incelersek, elde edilenin ihraç primi değil, kar olması gerekmektedir. Türk Ticaret Kanununa göre ise bunlar ihraç primidir.
Bizim, biraz da zorlama olan, ticari düşünceyi esas alan yorumumuza göre söz konusu kazançlar mücbir sebeplerden dolayı satınalınan, iktisap edilen hisselerin değerinden yüksek bedelle satışından doğan bir kardır ve ihraç primi veya emisyon primi olarak değerlendirilmelidir. Şirket, kendi paylarını ticari bir amaçla değil, mecbur kaldığı için iktisap etmiştir.
Kendi paylarını iktisap ettiği zaman, öz kaynağı azalmıştır. Sermayesi fiilen azalmıştır. Kanuni sebepler dolayısıyla mecburen aldığı bu payları da yine kanun gereği 6 ay veya 3 yıl içinde sattığı zaman elde ettiği kar, kar değil istisnadır diye düşünmekteyim.
Bu sebeple, ihraç primlerinin muhasebeleştirilmesinde bir vergi hesaplamadım. Ama bu yazımla beraber, Yeni Türk Ticaret Kanunundaki şirketlerin kendi paylarını iktisap etmeleri halinde, ileride anlaşmazlık konusu olabilecek ihraç primlerinin vergisel açıdan vergiye tabi olup olmayacağının, istisna olup olmadığının Maliye Bakanlığı yetkilileri tarafından açıklanması gerektiği kanaatindeyim.