Kanunun 112'nci maddesine eklenen fıkraya göre, kamu kurum ve kuruluşlar tarafından personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımları kapsamında çalıştırılan işçilerden 11/9/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak, bu kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmeye kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hüküm eklenmesi şartı getirilmişti.
Geçtiğimiz ayda, söz konusu madde iptal edildi.
Bu yeni kural elbette ki epeyce tartışıldı. Çünkü Türk Borçlar Kanunu'ndan kaynaklanan rücu sistemini eşitliğe aykırı olarak kısıtladığı öne sürülüyordu.
Bilinmektedir ki asıl işveren ile alt işveren ilişkisinde, asıl iş alt işverene gördürülür ve o işten doğrudan maddi fayda sağlayan kişi de alt işverendir.
Bu nedenle de alt işverenin kıdem tazminatı ödemesinden sorumlu olması için sözleşmeye açık hüküm eklenmesi şartı aranmaz, zaten kanunen ortada olan bir durumdur.
Bu nedenle, birden farklı mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne itiraz yolu ile yaptığı ve 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 112'nci maddesinin 6'ncı fıkrası, AYM'de görüşme konusu oldu ve ilgili fıkra, oy çokluğu ile Ekim 2019 ayında iptal edildi.
AYM, kararında Anayasa'nın 10. Maddesine yani kanun önünde eşitlik ilkesine atıf yapmıştır. AYM, söz konusu maddenin eşitlik ilkesinden saptığını, ve asıl amacının bu konuya dair açılan kıdem tazminatı davalarını durdurmak olduğunu, dolayısıyla hukuki objektiflikten uzak olduğunu, nesnel ve makul bir gerekçesinin bulunmadığını belirtmiştir.
Son nokta olarak belirtmeliyiz ki, karar, 15 kişilik AYM tarafından 8'e 7 oy çokluğu ile alınmıştır.
Sonuç olarak bir fark yaratmasa da, konuya ilgili hukukçularımızın karşı oy gerekçesini okumalarında da fayda var.
Hukuk devletinin en önemli denge mekanizmalarından biri olan Anayasa Mahkemesi'nin bağımsız ve hukuk odaklı adımlarını sürdürmesi dileğiyle.