2003- 2008 yılları arasında küresel düzeyde herkes gelişmeye inanıyor ve parçası olmaya çalışıyordu. 2008-2009 yıllarındaysa gelişmiş ekonomilerde yaşanan ani kırılma bir farkındalığa neden oldu. Global ekonominin sağlıksız temeller üzerine oturduğu görüldü ve genel bir güvensizlik hali hakim oldu.
Piyasalarda güvenin tesis edilmesi için merkez bankaları tarihte görülmemiş bir parasal genişlemeye gitti. Bu şekilde küresel ekonomide yaşanan kriz büyük bir yıkıma neden olmadan, teğet geçilmek suretiyle bertaraf edildi. Daha önce piyasa enstrümanlarıyla oluşturulan parasal büyüme, merkez bankalarının matbaaları çalıştırılmak suretiyle ikame edildi. Bu sürecin hala devam ettiği görülmektedir. Piyasalara trilyonlarca dolar enjekte edilen süreç hız kesmiş değildir. Desteğin kesilebileceğinin bile dile getirilmesi durumunda piyasalarda önemli çalkantılar yaşanabilmektedir. İşte tecrübe edilen bu riskten dolayı devletler amansızca para basmaya devam etmektedir.
Durum böyle olunca varlık değerleri balon fiyatlarında asılı kalmaktadır.
Ancak statükonun sürdürülemeyeceğini bilen ekonomi aktörlerinin kafalarında soru işaretleri vardır. Bundan sonra ne olacak?; Küresel ekonomi nasıl dengelenecek? gibi sorulara cevap verebilen yoktur.
Bugüne gelindiğinde şöyle bir tablo söz konusudur. Tasarruf sahipleri cezalandırılırken, parası olmayan ancak risk almak isteyen kişiler desteklenmektedir. Sonuç olarak; kimse tasarruf yapmayı hedeflememekte, harcamayı tercih etmektedir.
Sözü edilen global ekonomik görünüm endişelere neden olmaktadır. Sürdürülebilir bir iktisadi ortam bir şekilde yakalanacaktır. Ekonomi tarihi açısından tarihi bir döneme şahitlik ediyoruz.