İnsanoğlu hep zengin olmak için çabalamıştır.
Zenginleştikçe daha fazlasını istemiş çabasını arttırmıştır.
Girdiği kısır döngü bireyi hayattan kopararak mutsuzluğa götürmektedir.
Hayatta sahip olunabileceklerin sınırının olmaması tatminsizliğe neden olmaktadır, problemin kaynağı da budur.
Kendini zengin hissetmenin yolu sahip olunanlara gerçek değerinin verilmesidir aslında.
İnsan elindekilerin değerini bilerek mutlu olmaktadır.
Sadece maddi değerlerden bahis ettiğimiz düşünülmesin.
Bizler maddi ve manevi değerlerle bütünüz sonuç olarak.
Sevdiklerimizden aldığımız duygular paha biçilmezdir. Huzurlu geçirdiğimiz anların değeri ölçülebilir mi?
İşte bayramlar insanların sevdikleriyle zaman geçirebileceği, dayanışacağı ender anlardır.
Huzurun, mutluluğun yakalandığı bugünleri idrak edebilenlerin sayısı gün geçtikçe azalmaktadır.
Bizi mutlu edecek bu özel günleri neden çoğunluğumuz yaşayamamaktadır?
Cevabı çok bilimsel gelebilir ancak sanayileşme ve tüketim toplumuna geçiş bu mutsuzluğa neden olmaktadır.
Sanayide çalışmak için büyükşehirlere göçen insanlar, bayramı sevdikleriyle paylaşabilmek için çok meşakkatli bir yolculuğu göze almalıdır.
Sayılı iznini bile kullanamayan çalışanlarımız bayramı dinlenerek geçirmeyi tercih etmektedir.
Gelir seviyesi bir miktar iyi olanlarımızsa stresli iş hayatının tükettiği enerjiyi yenilemek için bayram günlerini seyahat fırsatına çevirmektedir.
Sanayileşme ve tüketim toplumu insanlara mutluluk getirmemektedir.
Sanayileşme, tüketim toplumunu gerektirmektedir. Tüketim toplumuysa daha çok şeye sahip olunmaya zorlamaktadır.
Daha çok şeye sahip olmaya başlanınca artık birey yalnızlaşmakta ve mutlu olamamaktadır.
Elimizden bir şey gelmiyor, içinde bulunduğumuz ekonomik döngü bayramlar gibi birçok değerimiz elimizden almıştır.
Mutluluk sahip olunanların değerinin bilinmesidir. Bunu hatırlatmak istedik.
Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?