USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Şike davası ve masumiyet

06-10-2015

Çok değil daha birkaç sene evvel...
2011 yılının Temmuz ayı...
Adı “şike operasyonu”...
Polisler, ünlü kulüp başkanlarını, yöneticileri, kulüp görevlileri, teknik direktör, futbolcu ve futbol menajerlerini “evlerinden alıyorlar.”
TVler, gazeteler, sosyal medyada fırtınalar kopmakta.
Evvela göz altılar. Polisin, savcıların uzun uzun ifade alma maratonları, sonra nöbetçi “tutuklama-tutuklamama” hakkında ön kararı verecek mahkemelerin önünde kuyruklar. Ardından da aylarca süren tutukluluklar. İntihar girişimleri.
Sönmeye yüz tutan ocaklar, aşklar, kaybedilen büyükler, doğan çocuklar. Geleceğe dair endişeler. Suçluluk sabit oluncaya kadar herkes masum kuralı her an her gün Hiç de haz etmediğim biçimde yerle bir edilmekte.
Süreç devam ederken makaleler, kitaplar yazılıyor. Bizdeki süreç henüz filizlenmişken Declan Hillin “şike” üzerine yazdığı kitap henüz best seller olmuş, Bu sırada Gazeteciler Emrullah Erdinç ve Özkan Tamirak “Ne sevdam bitti ne kavgam”, Gazeteci Kenan Başaran ise “Arkadan müdahale” isimli kitapları piyasaya sürüyor. (Süreç gayet başarılı bir şekilde aktarılıyor. Bu üç kitabın da mutlaka okunmasını tavsiye ediyorum.)
Ardından mahkemelerin verdiği “mahkumiyet” kararları Yüce Yargıtay tarafından da “tasdik” ediliyor.
Ünlü başkanlar, yönetici, futbolcular için aylar süren tutukluluk halleri yıllar sürecek mahkumiyete gebe iken,
Bu sırada imdada 17 Aralık operasyonları yetişiyor.
Devrin Başbakanının şimdiki Cumhur reisimizin çocukları, Bakanlar, iş adamlarına yönelik başlatılmak istenen RÜŞVET VE YOLSUZLUK operasyonunda, ayakkabı kutuları içindeki dolarlar, milyonluk saatler, karanlık telefon görüşmeleri, gazeteleri sayfa sayfa süslüyor.
Hükumet kanadı, kurulu sistem ve iktidar için ciddi tehdit olarak algıladığı operasyon ve davayı engelleyebilmek adına fazla mesai yaparak ekstra ekstra kanunlar, genelgeler, kurallar, yüzlerce görevliyi polis, hakim, savcıyı görevden almalarla, yargılama yapan tüm mahkemeleri lağvedip yeni mahkemeler kurmalarla ADALET YÖNÜNÜ KOMPLE DEĞİŞTİRİVERİYOR.
Sonrasında tahliyeler, yargılayanların yargılanması, soruşturanların soruşturulması, birbirini takip ediyor. Kedi, fare rolünü üstleniyor, fare ise kedi.
Ve dünkü gazetelerde başlık.
“Şike davasında savcı, şike sanıklarına
“KUMPAS YAPILDIĞINI” söyledi.
“CEMAATİN AMACI FENERBAHÇEYİ ELE GEÇİRMEKTİ.”
Tüm sanıklar MASUM. Ve biz buna maalesef “İNANDIRILMAK İSTENİYORUZ.”
Oldu canım.
Haksızlığa hayır. Zulme hayır.
Kolluk ve yargıda hukukun üstünlüğüne aykırı her türlü yapılaşmaya ve uygulamaya hayır.
Hatta şahsi fikrime göre bahis haksız kazanç halleri dışında şikede sadece kişisel sportif cezaya evet, suç kavramına hapis cezasına da hayır, bir çok şeye hayır. Hukukun üstünlüğüne, objektif hukuk ilkelerine evet, ama.
“ŞİKE için “KUMPAS” iddiasına da KOCAMAN BİR HAYIR. Bir kişiyi herkes, herkesi bir kez ALDATABİLİRSİNİZ, ama HERKESİ HER DEFA ALDATAMAZSINIZ.
Kim mi aldatılır, aldatılmaya hazır olanlar, okumayanlar, düşünmeyenler.
Son söz; belki birileri APTAL OLABİLİR, ama “Millet ASLA APTAL DEĞİLDİR.”
Saygılarımla...

EKOHABER

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?