Geçenlerde sevgili Celal Beysel’in gönderdiği bir iletiyi sizlerle paylaşacağım, demek ki tarımda ve hayvancılıkta önde koşan o ülkelerin yaptıkları, azmedince ve bilgi yüklenince bizde de yapılabiliyormuş, gelin kendisinin anlattıklarını dinleyelim;
‘’TV’nin sesi kısıktı, İsviçreli veya Hollandalı modern çiftçilerden biri anlatıyor, Türkiye’de neye olmaz böyleleri, diye düşündüm. Sesini açınca röportajın sonuna yetiştim ve ŞOKKK oldum, adam Türkiye’de bir çiftçi…
Çiftçi demek tuhaf geliyor, zira adam çiftçi denince akla gelen şeyden çok farklı bir yerde. Süt işiyle uğraşıyor aslında. Ancak yemini kendi üretiyor. Yem üretmek için ekiyor, biçiyor. Neyi nasıl elde edeceğini araştırmış, deniyor. Verim alınca paylaşıyor. Çiftliğini son derece randımanlı bir şekilde kullanıyor.
Bu muhteşem adamın adı Sencer Solakoğlu…
11 yaşında İsviçre’ye gitmiş, sonrasında ABD de Davranış Bilimleri üzerine akademik kariyerini yapmış. Birkaç yabancı dili çok iyi konuşabiliyor. Orada bir süre çalıştıktan sonra 2008 yılında çiftçi olmaya karar vermiş, Türkiye’ye dönmüş ve Bursa Karacabey’de FEYZ ÇİFTLİĞİ’Nİ kurmuş.
6000 dönüm arazide tarımsal üretim yaparak yaklaşık 2000 hayvanlık süt çiftliğini besliyor… Binin üzerinde sağmal ineğe bakıp günlük inek başına süt verimini 40 litre ortalamalara kadar getirmeyi başarmış, hayvanların yemini de kendisi tarlada üretip, hayvan gübresiyle bu tarlaları gübreliyor. Ahırın kurulmasından, sağıma kadar her şeyi kendi kurmuş ve elemanlarını da kendi yetiştiriyor. Anladığım kadarıyla her yaptığı işte birçok akademik çalışmayı takip ederek bilinçli yapmaya çalışıyor. Milyonlarca para harcayıp patronu olduğu işte aynı zamanda işçilik te yapıyor ve ne kadar zevk aldığı gözlerinden belli oluyor.
Kendisi Türkiye’nin özlediği çağdaş, bilgili, çalışkan insanlardan. Adamın web sitesi buram buram kalite kokuyor.
Kurduğu çiftlik dünyada süt verimliliğinde ilk 10 içerisinde, teknolojik ve teknik üretim yapıyor. Yabancı çiftçiler ve heyetler gelip çiftliğini inceliyor adamın…
Ülkemiz adına halen umudumuz olması gerektiğinin ete kemiğe bürünmüş hali SENCER SOLAKOĞLU… Vatanseverlik nasıl olur sorusunun cevabıdır… Yazı için Esin Mumcuoğlu’na teşekkür ederim.’’
Ben sevgili Celal Beysel’in bu anlattıkları içinde Sencer Solakoğlu’na devlet tarafından yaşatılan kötü olayları atladım, bunların iyiyi ve güzeli gölgelemesini istemedim. Yapılan güzel işleri okurken de, sizlere bu köşede anlattığım, İspanya Hayvancılık Modeli ve bizzat gezip gördüğüm 500 haneli hayvancılık köyü kooperatifi, gözümün önünde canlandı.
Orada Sencer Solakoğlu yerine kooperatif vardı, herkesin tarlası vardı ve hayvan yemi üretiyor ve ürettiklerini kooperatifin yem şirketine satıyorlar, ihtiyaçları olan yemi gene bu şirketten alıyorlardı. Her üye, evindeki ahırda 10-12 süt ineği besliyor, ürettikleri sütü gene kooperatifin süt ürünleri şirketine satıyorlardı. Kendileri de bu iki şirketin ortaklarıydı. Çocukları uygulamalı tarım ve hayvancılık meslek okulunda eğitim alıyorlardı. Üniversiteler tarım ve hayvancılık alanlarında verim ve kaliteyi artırmaya yönelik araştırmalar yapıyor ve elde ettikleri bilgilerle kooperatif üyelerini eğitiyorlardı.
Bana bu bilgileri ortaklardan biri evine davet ederek anlattı, kapıdan içeri girdiğimizde içerdeki 12 ineğin tezek kokusu ciğerlerimizi doldurmuştu. Anlatım bittikten sonra çay içmek için evin yaşam bölümüne aldılar, içerisi adeta bir villa konforundaydı, yani bir zengin eviydi…
Evet, 500 üyeli bir kooperatif, 500 tarla, 12x500=6000 inek, yem ve süt ürünleri fabrikaları ve de 500 villadan oluşan bir HAYVANCILIK KÖYÜ…
Ben vesile olup bu konuyu ne zaman köşemde değerlendirsem, daima Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın yetkililerine, tarım ve hayvancılık yapanlara, tarım ve hayvancılık eğitimi veren bilim insanlarımıza, lütfen Hollanda ve İspanya’daki tarım ve hayvancılık üretim modellerini yerinde inceleyin, uygulamaların bizim koşullarımıza uyarlanabilecek bölümlerini seçin ve uygulayın, uygulatın, diyorum, ama bu defa önünüzde, bizim koşullarımızda bir uygulama var, SENCER SARAÇOĞLU/ FEYZ ÇİFTLİĞİ uygulaması, hadi işe oradan başlayın…
Gelin bu çiftliği İspanya/Hollanda kooperatiflerine adapte edin, eğitim altyapısını kurun ve çiftçilerimizin önüne verimli, kaliteli ve geniş bir üretim yelpazesi açın, tarım ve hayvancılığa gerçek destek budur işte…