“Maliki olduğum bütün nukut hisse senetlerile Çankaya’da iki menkul ve gayrimenkul emvalini Cumhuriyet Halk Partisine atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum.
1. Nukut ve hisse senetleri şimdiki gibi İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
2. Her seneki nemadan banka nisbetleri şerefi mahfuz kaldıkça yaşadıkları müddetçe ... Ülkü’ye 200 lira ... verilecektir.”
Yazılı ve görsel medyada, Atatürk tarafından Cumhuriyet Halk Partisine atideki şartlarla terk ve vasiyet edilen Türkiye İş Bankası Anonim Şirketindeki (Kısaca “Banka”) bu hisselerin çıkarılacak bir yasa ile Devlete devir olunacağı bilgisi edinilmiştir.
Bu durumda, olası yasalaşacak olan böylesi içerikte bir yasanın, Türkiye Cumhuriyiti Anayasasına usul ve ve esas yönünden bir hukuki sorun olup olmayacağı incelenebilir.
Konunun özellikle, kanunların hukuk güvenliğini sağlaması ve kazanılmış haklara saygı ilkesi bakımlarından değerlendirilmesi büyük bir önem göstermektedir. Bu konuda, kendisine gelen bir başvuru hakkında, Anayasa Mahkemesi I. Bölümü’nün aldığı 26/06/204 tarih ve 2014/931 Başvuru sayılı Kararında kurduğu gerekçenin bir kısmını önemi sebebiyle aşağıda vermekteyiz;
“Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi kanunların hukuk güvenliğini sağlaması, bu doğrultuda geleceğe yönelik, öngörülebilir kurallar içermesi gerekliliğidir. Bu nedenle, hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak kanunlar, yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar. Kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca, kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gereği, kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir.
Kazanılmış haklara saygı ilkesi, hukukun genel ilkelerinden birisi olup, hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucudur. Kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın, yeni kanundan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerekir. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan, kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır. Bir statüye bağlı olarak ileriye dönük, beklenen haklar ise bu nitelikte değildir. Kanunlarda yapılan değişiklikler kazanılmış hakları etkilemediği ve hukuk güvenliğini zedelemediği sürece bu değişikliklerin hukuk devleti ilkesine aykırı oldukları ileri sürülemez.
Kanunların, kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi ve kazanılmış hakları ihlal etmemesi Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir.”
Yukarıda açıklanan hukuki gerekçe dikkate alınarak; yapılacak yasama faaliyetlerinde, kanunların hukuk güvenliğini sağlaması ve kazanılmış haklara saygı ilkesinden ödün verilmemesi, hukuk devleti ilkesinin korunması açısından özen gösterilmesi, Devlet ve millet için önemli bir kazanım olacaktır.
Başarı ve esenlik dileklerimizle, en içten saygılarımızı sunarız.