Basının ve halkımızın, bir kısmına göre Türkiye’nin ekonomik durumu çok kötü. O kadar kötü, o kadar kötü ki, ne yapsak kurtulamayız. Yandık, bittik. Hele 2020 yılı ülkemizi tamamen bitirecek ve de böylece ülkemizi bugünlere getirenler de cezalarını görecekler. Bakın görürsünüz diyorlar. Emin olun bu iddialar karşısında birçok vatandaşımızın kafası karışık durumdadır.
Buna karşı olan iyimserler gurubu da ülkenin durumunun abartıldığı gibi olmadığını, gerek son salgın ve gerekse de diğer konularda hele hele savunma sanayiinde harikalar yarattığımızı, dünyaya her bakımdan örnek olduğumuzu, ülkenin nasıl en kısa zamanda harikalar yaratacağını iddia ediyorlar.
İşte, örnek olarak da her iki grup döviz fiyatlarının artmasını veya eksilmesini, sanayi üretimini, turizm gelirini, halkın ekonomiye itimadı istatistiklerini ileri sürerler.
Ben, yıllardır çok sığ olan Türkiye döviz piyasasına önce içeriden müdahale edilerek bir takım operasyonlar yapıldığını iddia ediyordum. Özellikle Merkez Bankası’nın kapandığı saatlerden sonra, dünyadaki birkaç bankanın çok sığ işlemlerle döviz fiyatları ile oynadığını, Merkez Bankası’nın akşam 5’ten sonra da çalışması gerektiğini yazmakta idim. Çok şükür Merkez Bankası bunu fark etti ve bu tip manipülasyonlara mani oldu.
Hakikaten hiçbir sebep yokken bir de bakıyorduk ki birden bire döviz fiyatları yükselmeye başlıyor. Sebep olarak Türkiye Merkez Bankası rezervlerinin azlığı ileri sürülüyordu.
Oysa Merkez Bankası’nın elinde rezervleri kullanarak veya kullanmadan bu saldırıları derhal durdurabilecek ve hatta bu tip hareketleri cezalandıracak birçok silahlar bulunmaktadır. Bunlar defalarca yazıldı tekrar etmeye lüzum görmüyorum.
Merkez Bankası silahlarını kullandığı anda manipülasyonların derhal durduğunu gördük. Hemen kötümserler, göreceksiniz yabancılar Türkiye’yi cezalandıracak, iyimserler ise bak gördünüz mü ne kadar güçlüyüz havasını basmaya başladılar.
En son olarak manipüle edenlerin tespit edildiği ve rezervleri harcamadan bir takım para operasyonları ve SWAP İŞLEMLERİ ile karşı tedbir alındığını gördük.
Bir iddiaya göre, bu şov kimseyi etkileyemez ve koşullarda önemli sayılabilecek bir değişiklik yaşanmazsa Haziran ayında döviz kurlarının yukarı yönlü yolculuğu devam edecektir.
Eğer son swap işlemi bir şovsa yabancıları etkilemez. Bunlar fırsat buldukları an ülkeyi terk edeceklerdir. Gerek reel kesim ve gerekse finansal kesimin idarecileri çıkarlarına uygunsa sessiz kalacaklardır. Yani yabancıların çıkışı devam edecek gibi görünüyor.
Bu arada manipülasyon, fiyatların yapay olarak yönlendirilmesidir. Bunu bilelim.
Dayatılacak şartlardan dolayı IMF ile ülke olarak hiçbir şekilde irtibat kurmuyoruz.
Kötümserlere göre sorunlar ağırlaşıyor ve ekonomimiz kırılganlaşıyor.
Neyse biz bir de SWAP nedir ona bir bakalım.
Swap: İki tarafın, belirli bir zaman dilimi içinde, farklı faiz ödemelerini, ve/veya farklı para birimlerini, karşılıklı olarak değiştirdikleri bir TAKAS sözleşmesidir.
İkiye ayrılabilir.
a) Para swapı
Tarafların önceden anlaştıkları oran ve koşullarda, belirli miktardaki para birimlerini değiştirmeleridir.
Para swapında elde etme, sözleşmenin vadesinde gerçekleşir.
b) Faiz swapı
Gösterge bir anapara üzerinden, farklı faiz oranı esaslarına göre hesaplanacak faizlerin, iki taraf arasında anlaşılan vadelerde değişimi anlaşmasıdır. Aynı para biriminden olan borçların sadece faiz ödemelerinin yapısı değişir, anapara tutarı değişmez.
Türkiye, son swap işlemini Katar ile yapmıştır. Kötümserlerin iddiasına göre bu işlem işe yaramaz. İyimserlerin şimdilik sesi çıkmıyor. Ama swap sözleşmelerinin başka ülkelerle yapılması için çalışmaların devam ettiğini biliyoruz.
1. Diğer yandan Merkez Bankası özellikle manipülasyonlara karşı kararlılıkla silahlarını kullanacaktır.
2. Kesin olarak bu tip manipülasyonları durdurabilmek için anında tespit etmek, karşı saldırıya geçmek gerekir.
3. Fakat kesin silah ise döviz gelir giderini artı hale getirmektir. Yani ithalatı azaltmak, ihracatı ve turizm ve tarım gelirlerini artırarak döviz fazlası vermektir.
4. Bir de ülkenin bu tip manipülasyonları kararlılıkla ve kesinlikle cezalandıracağını göstermek gerekir.
Hemen söylenenleri duyar gibiyim. EKONOMİ EMİRLERLE CEZA İLE YÜRÜMEZ. Doğru, ama ortada hiçbir sebep yokken dövizde manipülasyon olursa bu ancak cezalandırmak ve karşı tedbirle düzelir.
5. Türkiye’nin kullandığı silahları manipülatörler dikkate almak zorundadır. Türkiye gibi kırılgan olduğu iddia edilen Brezilya, Güney Afrika, Arjantin, Endonezya ve hatta Rusya da aynı silahları kullanmaya başlarsa manipülatörler dünyada cirit atamaz hale gelecektir.
6. Peki biz ülke olarak manipülatörleri hemen tespit edebilir miyiz? Evet.
Bir yazımda kullandığım Sayın Şenol Babuşçu’nun tablosunu yine aşağıya alıyorum.
Tablodaki belirtilen esasların dışında hareketler olmaya başladığı an manipülasyon başlamış demektir ve tedbir alınması gerekir. O zaman gerek Merkez Bankası ve gerek BDDK ve gerekse ekonomi yönetimi karşı saldırıya geçmelidir.
Bu konuda iddialıyım. Düşünün çok zayıf ekonomisi olan ülkelerin paralarının değeri düşmüyor, Türkiye ve benzeri ülkelerin düşüyor. Geçen gün bir arkadaşım Papua Yeni Gine parasının değerini ileri sürüyordu. Komşu ülkeleri incitmemek için bu örneği verdim. Herhalde manipülasyonlara örnek olacak bir para birimidir. Papua Yeni Gine parası Türk Lirası karşısında değerleniyor. Buna hakikaten gülmek gerekir.
. Yazımın konusu tabloyu sahibinden izinli olarak intihal (bilimsel bir araştırmada bir başkasının yazısından yararlanma) ederek aldım ve sizlerin de faydasına sunuyorum.
Tabloda bana göre görülen şu:
a. Tabloyu olduğu gibi aldım, içeriğine müdahale etmedim, olduğu gibi hizmetinize sunuyorum..
b. Tabloda görüldüğü gibi ekseriyetle tahvil, döviz ve altın fiyatları birlikte hareket ediyor.
c. Artık 21. inci yüzyıldayız. Bu tablo yatırımcılara yardım edebileceği gibi, göstergeler tersine işlediği an ekonomi yönetimine manipülasyon hücumlarını da göstermiş olacaktır.
d. Tabloyu tam bir SALDIRIMETRE haline getirmek veya yeni tablolar hazırlamak da ekonomi yönetiminin işidir.
Hayırlı olması dileğiyle,