Bilginin hızla oluşması ve paylaşılması, bilginin doğruluğu durumunda faydalıdır. Eğer bilgi doğru değilse; kontrolsüz yayılması, kafaların karışmasına ve gereksiz meşguliyetlere neden olur.
Bugün yanlış, temelsiz bilgilerin yerküreyi göz açık kapıncaya kadar dolaşmasının olumsuzluklarını yaşamaktayız. Hızla oluşan dezenformasyon ortamı insanları zehirleyebilmektedir.
Kişi ve kuruluşlar karalanmaktadır, ancak bu lekeden kurtulmak pek mümkün olmamaktadır. İşin kötü tarafı; toplum yanlış bilgiyle konuları derlemek ve değerlendirmek durumunda kalmaktadır.
Ekonomiden, uluslararası ilişkilere, sağlıktan doğal kaynakların kullanıma kadar her alanda spekülatif bilgiler bombardımanı altında sağlıklı kararlar almaya çalışıyoruz.
Ekonomide bir dalgalanma olduğu zaman " dünyayı yöneten iki aile", "Brüksel' da oturan baronlar" gündeme gelmektedir. Petrol fiyatları artınca güneydoğuda kapatılan petrol kuyuları, Karadeniz' in altının doğalgaz dolu olduğu söylenir. Kimileri için tüm dünya kendi ülkesinin gelişmemesi için seferber olmuştur. Hep bir düşman bizi köşede beklemektedir.
Bu salgın için de sosyal medyada yer bulan benzer hikayelerle insanların kafaları bulandırılmaktadır.
Bunlardan birincisi dünyayı yönettiği iddia edilen bir ailenin bu salgını yarattığı ve bu şekilde dünya yönetimini ele geçireceğidir. Diğeri bilgisayarın insan kullanımını sağlayan yazılımlarla bir çığır açan kişinin insanlara çip yerleştirmek için pandemi yarattığı iddialarıdır. Elektrikli araç konusunda atılım yapan mucidin hızlı internet ağı kurması yatırımı nedeniyle COVID 19' un salgına dönüştüğünün dahi öne sürülmekte olduğunu görüyoruz.
Bilgi kirliliği, duygu ve düşüncelerimizi ele almış vaziyettedir. Bugün yaşadığımız sorunlarla ilgili sözü olan insanlar, serbestçe konuşmaktan ve görüş bildirmekten çekinir hale gelmiştir. Sonuç olarak komplo teorilerinin toplumları yönetmeye başladığı görülmektedir.
