Hidrojen ve elektrikli motor kullanımı gelişiyor…

Her ne kadar Başkan Trump ABD’yi Paris Anlaşması dışına tutsa da bazı eyaletler bu konuda hassas davranıyorlar, örneğin Kaliforniya, eyalet meclisi tüm minibüs ve kamyonların, gerek eyalet içinde, gerek ülke genelinde 2024 yılına kadar hidrojen ve elektrikli motor kullanımına geçiş mecburiyeti kararını onayladı. Kaliforniya’nın bu kararıyla kamyon emisyonları üzerinde oluşan baskısı üzerine, geleneksel otomotiv endüstrisinde büyük değişiklikler olması beklenmektedir.

Kaliforniya Valisi, adeta Başkan Trump’a meydan okurcasına yaptığı açıklamada,<i>‘’Kaliforniya bir kez daha havamızı daha temiz hale getirme mücadelesinde ulusa liderlik ediyor ve sıfır karbon salınımlı minibüsleri ve kamyonları zorunlu kılanlar arasında dünyada ilk sırada yer alıyor, insanlarımız ve çocuklarımız çoğu zaman en kirli havamızı solumak zorunda kalıyorlar ve aldığımız bu kararlarla bizi ve çocuklarımızı daha sağlıklı bir geleceğe yönlendiriyoruz.’’</i> diyor. 

İşte Eyalet Meclisinin aldığı bu karar doğrultusunda, otomobil ve kamyon üreticileri üzerinde baskı kuruluyor. Eyalet yönetimi, sadece pazarın büyüklüğü nedeniyle değil, aynı zamanda Federal Temiz Hava Yasası uyarınca çıkarılan bu yeni düzene sahip çıkma mecburiyetinde hissediyor kendini.  

Bu kararlar, genelde dünyanın dev otomotiv firmalarına sahip ABD üretim sektörünün de gündeminin ön sıralarına yerleşiyor. Örneğin Chevrolet gibi bir otomotiv devi, orta ölçekli kamyonlar için, 2035 yılına kadar satışlarının %55’inden fazlasını değiştirmek, %75’in de 2035 yılına kadar sıfır emisyonlu güç aktarma teknolojisine sahip kılmak zorunda olduğunu beyan ediyor. Eyalet yönetimi de, en inatçı hava kirliliği sorunlarını çözmede ilerleme sağladığımız tek yol bu, diyorlar.

Ancak Kamyon ve Motor Üreticileri Derneği yetkilileri elektrikli minibüs ve kamyonların, şarj alt yapısı ve sistemin geliştirilmesinin maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle,  geleneksel kamyonlardan daha pahalıya mal olduğunu açıklıyorlar. 

Şarj sektörünün önde gelen firmalarından Tesla bu gelişmeler paralelinde kendisini yeniden yapılandırıyor ve üzerinde çalıştıkları iki şarj ağının birini bu yıl tamamlıyor ve bu ağ ile 4500 km boyunca 11 eyaleti donatıyor. Elektrikli kamyonlar ve minibüsler için oluşturan bu ağ diğer firmaları da harekete geçiriyor.

Sıfır emisyonlu minibüs ve kamyonlar için verilen eyalet kararı paralelinde başka firmalar da harekete geçiyor ve hidrojen yakıt hücreli kamyonlara odaklanıyorlar ve geniş hidrojen yakıt ağı oluşturarak, yakıt bulma konusundaki endişeleri bertaraf ediyorlar.

Son birkaç yılda Ford firması da, 2024’e kadar 100.000 adet tamamen elektrikli kamyon motoru siparişi veriyor. 

Geleneksel kamyon ve otomotiv üreticileri de kendi uzun vadeli planlarını hazırlıyorlar. Örneğin General Motors bu ay, 2021de piyasaya sürülecek, tamamen elektrikli kamyonete ek olarak elektrikli teslimat kamyonları üretmeyi planlıyor. Daimler AG’nin bazı yan kuruluşları da yoğun bir çalışma düzeninde, elektrikli ağır vasıta kamyon çeşitlerini artırıyorlar. Toyota, önümüzdeki on yıl içinde üretim modellerini çeşitlendirebilecek, hidrojenle çalışan kamyonlar için prototipler geliştirmek için, kamyon devleriyle ortaklıklar oluşturuyor. 

Hafif ticari araçlar açısından, 8 ve hatta 10 kadar konvansiyonel üreticilerin de 2023 yılına kadar tamamen elektrikli manyetikler üretmeleri bekleniyor. 

Evet ABD üst yönetimi Paris Anlaşmasını saf dışı bıraktı ama, dünya otomotiv üretiminin kalbinin attığı bu ülkenin sağ duyulu yöneticileri ve iş dünyası anlaşmaya sahip çıktı, gelecekte sadece ABD sınırları içinde kalmayacak, isteseler de kalamaz, bu anlaşma hükümleri paralelinde üretimlerini yönlendirdiler ve insanlığın karşı karşı kalmakta olduğu doğa felaketinin, iklim değişikliğinin frenlenmesi yolunda köklü adımlar atmayı planladılar ve de atmağa başladılar.

Umarım imzaladığımız Paris Anlaşmasını biz de Büyük Millet Meclisi onayından geçiririz ve benzer kullanımların içine gireriz…