USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bir Öneri!!!

25-08-2020

Ali Muhittin Dinçsoy, Bursa için bir efsanedir, gerçek bir Bursa sevdalısıdır, onun bu sevdasını sevgili eşi Berrin Dinçsoy ve oğlu, tüm güçleriyle yaşatıyorlar, dimdik ayakta tutuyorlar. Ben her gün çiftliğinin önünden geçerim, çiftlikteki canlılığı görürüm ve rahmetliyi sevgiyle, saygıyla anarım. Bu hafta yakın bir dostum, Paşa Çiftliği’nde son günlerde oluşan nadas yangınları nedeniyle çıkan haberlerin, sevgili eşi Berrin Dinçsoy’u çileden çıkardığını vurgulayarak, onun ağzından, yaşananları bizlerle paylaştı, gelin önce bu paylaşımın bazı bölümlerine bir göz atalım;

‘’Yangınlar hep Paşa Çiftliği olarak yansıyor, yanan otları görenler bana kızıyor, hakaret ediyor, oralara bakmadığımızı sanıyorlar. Oysa oraları bize ait değil, diğer kardeşlere ait. Ali Muhittin Dinçsoy hayattayken çiftlik dört kardeşe bölünmüş durumdaydı. Oralarda çıkan yangınlar aslında bizim çiftlik evimizi de tehdit ediyor, biz de orada yaşıyoruz. Binalarımızın bir kısmı ahşap, atlar, ahırlar, Manej Kafe de var. Yığınla ağaç ve odun var, çiftlik yok olur.’’

Berrin Dinçsoy hem üzgün, hem de ürkmüş durumda, en çok ta insanların, yangının çıktığı arazinin kendilerine ait olduğunu sanmalarına üzülüyor. ‘’Ben diğer hissedarlar gibi arazimizi imara açmayı düşünmüyorum’’ diyor ve konuşmasına şöyle devam ediyor;

‘’Ben buranın yaşamasını istiyorum. Ali Muhittin Dinçsoy’un da istekleri vardı, öncelikle çiftlik evlerinin olduğu ön kısmın yaşamasını istiyordu. Adını yaşatmak için bir çocuk hastanesi ya da okul için araziyi vermek istiyorum. Ali Muhittin Dinçsoy bu çiftliğe hayatını verdi, ömrünü tüketti. Ben de onunla aynı düşüncedeyim. Bunu yaparken de bilim insanlarıyla, bu işlerle ilgilenenlerle, hatta Bursa halkıyla birlikte, burayı yaşatalım, geleceğe bırakalım, diyorum. Ben Ali Dinçsoy’un mirasına sahip çıkıyorum, onun mücadelesini sürdürüyorum, onun bana yazılı ve sözlü olarak bıraktığı mirasına sahip çıkacağım, Ali Muhittin Dinçsoy hem bizim hem de Bursa’nın çınarıydı…’’ 

Size bazı bölümlerini aktardığım bu söyleşinin tamamını, defalarca ve adeta kelime kelime, dikkatle okudum, değerli eşi Berrin Dinçsoy’un son bölümdeki ‘’…Bursa halkıyla birlikte, burayı yaşatalım, geleceğe bırakalım’’ sözünden cesaret alarak kendilerine yazımın başlığında yer alan önerimi yapıyorum, gelin Uygulamalı ALİ DİNÇSOY Tarım Meslek Okulu oluşturun.

Önce dünyanın tarım ürünleri yetiştirilmesinde ve pazarlanmasında ön sıralara yerleşmiş ülkelerinden birinde, örneğin ABD, Almanya veya Hollanda’daki tarımsal eğitim sistemini yerinde incelemenizi öneriyorum. Ben bu sistemlere ait örnekleri çeşitli vesilelerle köşemde okuyucularımla paylaştım. Hemen Kaliforniya’da içinde bizzat bulunduğum bir tarım meslek okulundaki eğitim sistemini tekrar aktarayım. Eğitim gören her öğrencinin okul alanında bir tarlası vardı, derste tarlanın verimliliğini belirleyen analizleri öğreniyorlar, toprak numunesi alıp laboratuvarda analiz yapıyorlardı. Ardından tarladaki toprağın verimlilik yapısına göre ekecekleri ürünün ihtiyacı olan besini hesaplıyorlar, bunun ne kadarının toprakta var olduğunu, eksik olan için ne kadar gübre gerektiğini belirliyorlar ve tarlayı gübreliyorlardı. Bunun gibi üretimin her safhasına, sürülüp, ekilip, çapalanıp, sulanıp, tarladan sökülüp pazarlanmasına kadar, her safhasına ait tüm bilgileri derste öğrenip tarlalarında uyguluyorlardı. Tarlada yetiştirdikleri ürünü toplayıp sattıktan sonra maliyet analizi yapıyorlar, eğer kar varsa kazandıkları paranın yarısı öğrenciye veriliyordu. Benzer sistemler Almanya ve Hollanda’da da var, gidip yerinde incelemelerini öneriyorum.

Ve sonuçta rahmetlinin okul yapımına arazi tahsis etme isteğini, onun geniş bakış açısı içinde, karşılamış olurlar, ama ben o ülkelerdeki ‘’Uygulamalı Eğitim’’ sisteminin yerleştirilebilmesi için sadece yer tahsisi değil, bu sistemi tümüyle kurmalarını ve onun adına işletmelerini öneriyorum.

Okul binalarıyla bütünleşik uygulama tarlaları olacak, eğitimi sürdürecek uzmanlar belki bir süre adını verdiğim ülkelerin birinde, benzer bir okulda eğitim alacaklar. Bugün Türkiye’nin böyle bir eğitim sistemine çok büyük ihtiyacı var, eğer bu sisteme ülkemizin doğru adımlar atarak girmesine vesile olursanız, Ali Muhittin Dinçsoy adını ülkemizin eğitim tarihi içinde de ölümsüzleştirirsiniz…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?