O süreçte de Ekohaber'de yazıyorduk ve yaşanmakta olan ekonomik gelişmelerin çok sağlıksız olduğunu kayıtlara geçirdik. Oysa toplum çok mutluydu, devlet faizin beline vurmuştu, artık herkes hesabını ona göre yapmalıydı. Sözünü ettiğimiz ekonomik balayı yaklaşık altı ay sürmüştü.
Vatandaş TL' den kaçmış, parasını ya tüketmiş ya da imkanını borsa ve USD gibi spekülatif yatırım araçlarına park etmişti.
Bizde bu yaşanırken dünyada farklı bir şey mi oluyordu? Hayır.
Mesela gelişmiş toplumlarda teknoloji hisselerinde görülmemiş bir balon oluşmuştu, 17 Ocak 2000' ye kadar. Milenyum dalgası; 2000 yılına ulaşılmasının verdiği psikolojik ortam dünyada mantıklı insanların sayısını gittikçe azalmasına neden olmuştu. Tam bir sürü psikolojisi yansımasına şahit olunuyordu.
Sonuç olarak; 2001 yılında balon söndü ve her ülke kendi kriziyle baş başa kaldı. Biz de insanların Cumhurbaşkanı ve Başbakanın anlaşmazlığından krize girdiğimize inandığı günlerde, ABD' de borsa yatırımcıları müşteri temsilcisini çalıştığı bankada vuruyor ya da Almanya' da bir gecede koca şirketin sahipleri ortadan kayboluyordu. Büyük bir moral çöküşü söz konusuydu.
Merkez Bankaları o noktada devreye girmiş ve ilk olarak finansal sisteme güven mesajı, bir miktar parasal gelişmeyi takiben regulasyonlarda rahatlamalara gitme yoluna tercih etmiştir.
2003' e gelindiğinde sistemde yeterli para ve yeni oluşturulan denetimsiz bir borçlanma piyasasının etkisi görülmeye başlandı. 1' e karşı 100 hatta 200 kredi oluşturulması bizi 2008 Krizi' ne götürdü.
Krizin bir "teğet" geçtiği dönemde FED, BOJ, BOE ve ECB başta olmak üzere neredeyse tüm merkez bankaları o güne kadar tarihte görülmemiş bir parasal genişlemeye gittiler. Sonuçta dünya ekonomisi 2010 yılıyla birlikte çılgınlığına devam etme fırsatı buldu. 2010' dan günümüze her çalkantıda merkez bankalarının parasal genişlemeye gittiğine şahit oluyoruz. Her defasında daha yüksek dozda müdahalelerin geldiği ve dünya ekonomisinin buna bağımlı olduğunu görüyoruz.
Bugün devletler sahip oldukları fonlar ve merkez bankaları aracılığıyla en büyük tahvil, hisse senedi vb. enstrümanların yatırımcısı olmuştur. Kapitalizm sonunun geldiğinin savunanlar bu gelişmeleri argüman olarak ortaya koymaktadır.
Gelinen noktada ne olacağını bilen bir kişi yoktur. Bilinen sonsuza kadar bu işin böyle sürüp gitmeyeceğidir.
Dünya tarihi boyunca parasal hareketlerin çok dramatik toplumsal sonuçlarının olduğu görülmüştür. Gelecekteki toplumsal pozisyonumuzu bu global parasal hareketin yönü belirleyecektir. Sonrasında yakın tarihimizin daha sağlıklı değerlendirileceğine inanıyoruz.