23 Ekim 2020 Cuma günü Merkez Bankası faiz kararını açıkladı. Faiz sabit kaldı dendiği anda, eyvah yandık dedim. Siz istediğiniz kadar politika faizi sabit ama geç likidite faizi artırıldı deyin. Ne derseniz deyin. Algı operasyonunda yanıldınız. Bunu yapmayacaktınız. Döviz alacak başını gidecek dedim. Çook canım sıkıldı. O gün bugündür kendimi toparlayamıyorum.
Sizler bu yazıyı okuduğunuz zaman aradan bir hafta geçmiş olacak. Merkez bankası elinde kalan son silahları da kullanacak ve belki de dövizdeki artışı durdurmuş olacak. Zaten durduramazsa yandı gülüm keten helva.
Beni kızdıran, dengemi bozan ise: Bu nasıl bir karar ki, siz bir-iki yıldır Türkiye’nin ekonomik hücum ve savaş altında olduğunu bile bile böyle algı operasyonuna sebep olacak bir karar alırsınız? Cuma günü faiz 2 puan artırıldı dese idiniz, dövizdeki bu oynama olmayacaktı diye düşünüyorum.
Şimdi gelelim taa benim üniversite yıllarıma. Yani 1960’lı yıllara.
İstanbul, Sultanahmet İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde para derslerini Burhan Zihni Sanustan ve Kıvanç Ertop’tan almıştık. Kıvanç Ertop’un kitabını 50 yıl sonra araya araya zor bulmuştum. Bu kitabı nasıl aradığımı ve bulduğumu Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği’ndeki arkadaşlarım biliyorlar. Ben kitabın bir fotokopisini bulduktan sonra Dernekteki birçok arkadaşım da kitaplıklarını arayarak Kıvanç Ertop’un kitabını bulmuşlardı.
1960’lı yıllarda okurken her nasılsa, aklımda şöyle bir tekerleme kalmıştı, “FAİZİN %66 SI ENFLASYONDUR.”
Eğer bu doğru ise o zaman artırılan her faizin %66’sı kadar ENFLASYON artacaktır. İsteyen bunu kontrol eder. Belki de cahilce bir tekerleme veya bizim gibi para ve makroekonomi dersi okumuş olanlara yakışmayacak bir inanış. Bu inanıştan dolayı hocalarım (sağ olan varsa) ve arkadaşlarım beni affetsinler.
Anladığım kadarı ile birçok kimse bu tekerlemeye inanıyor ki, en gerekli olduğu anda Merkez Bankası faizi artırmadı. 2 (iki) puancık faiz arttırılsa idi dövizde bu artış olmazdı diye düşünüyorum.
Ancak, faizin %66’sı hadi diyelim enflasyondur. Peki be kardeşim, sen enflasyonun altında faiz veriyorsan, vatandaşı nasıl tasarrufa yönelteceksin onu merak ediyorum. İşte gördün. Eğer, faizi enflasyonun altında vermek için ısrar edersen, faiz yerine döviz artacak ve patlayacak, hem de faiz oranından daha fazla olarak patlayacak. Nitekim dövizin yüzde kaç arttığını görüyorsunuz.
Böyle bir durumda, bu defa artan kurların %66’sı enflasyona sebep olacaktır.
SONUÇ OLARAK:
Enflasyon sepetini bir defa daha gözden geçirin.
Vatandaşın enflasyonu, enflasyon sepetinden farklı.
Biz ülke olarak yüksek enflasyon dönemlerini yaşadık ve buna rağmen vatandaşı ezdirmedik.
Öyle ise yılsonu geliyor özellikle, vatandaşın enflasyonunu göz önüne alarak asgari ücret tespitini yapınız. En az enflasyon oranında zam yapmaya ve bütçe ve hesaplarınızı buna göre düzenlemeye hazır olunuz.
Ekonominin genel kurallarını ve ekonominin genel dengesini hatırlayın
Ekonomi emirle yürümez.
Toplamda 200 milyar dolar ihracatı ve 250 milyar dolar ithalatı olan bir ülkede dövizin fiyatı da ekonominin genel kurallarına göre belirlenir.
Faizle oynarsanız dövizle oynayamazsınız.
Vatandaşın tasarruf yapmasını sağlayın.
Tüketim ekonomisinden vazgeçin, zaten tasarruf açığı olan bir ülkeyiz.
Tüketimi körüklemekten ve devamlı tüketim kredilerini artırmaktan vazgeçin.
Keynesyen ekonomi ile ekonomiyi harekete geçirdiniz ama ondan sonrası yine Keynesyen ekonomi ile yani çukur aç çukur kapa veya inşaatla yürümez.
Özel sektörün borçlanmasını da kontrol altında tutmalısınız.
Bir müddet için büyük yatırımlardan vazgeçmek gerektiği kanaatindeyim.
Kimse ülkenin dış borcunun dünyanın diğer borçlu ülkelerine göre çok daha az olduğu iddiasında bulunmasın. Ülkemizin kırılganlığı, cari açık olmasındadır. Yani gelen döviz giden dövizden azdır.
Elinizdeki döviz ve gelecek döviz ile ödemeler dengesini düşünerek bir döviz gelir gider bütçesini sağlıklı olarak yapınız ki ele güne muhtaç olmayasınız.
Geçmiş yıllardaki krizleri 70 cente muhtaç olduğumuz günleri ve özellikle 1994 ve 2001 krizlerini lütfen unutmayınız ve açık pozisyonlara düşmeyecek bir politika izleyiniz.
Vatandaş, üretici, tüketici, ithalatçı, ihracatçı ve sanayici aklını başına toplasın, doğu tipi masallarla gökten para veya döviz yağmaz, akıllı bir şekilde çalışırsanız bunlar olur.