Yıllardır tarlalarını suladıkları derelerini artık kullanamadıklarını, sularının sanayi atıklarıyla kirlendiğini, yana yakıla anlatıyorlar, yardım istiyorlar. Dereler de ekranları kaplıyor, çiftçiler akan pis suları göstererek artık bu sularla sulama yapamıyoruz, eğer yaparsak hem verimimiz çok düşecek, hem de ürünlerimiz insan sağlığına, yani siz halkımıza zarar verecek, diye yakınıyorlar.
Onları dinlerken Başkanlığım sürecinde bu konuda yaptığım bir uygulama gözümün önünde canlandı. DSİ’de yıllarca verdiğimiz emeklerle geliştirdiğimiz Gölbaşı ve Demirtaş Barajlarından beslenen sulama sistemleriyle, Bursa ovasının verimli topraklarını sulanır hale sokmuştuk. Sulama kanallarında sular tertemiz akar ve Gölbaşı’ndan Demirtaş’a kadar uzanan ovanın tamamında herhangi bir kirlenme sorunu yaşanmazdı. Zamanla ovadaki kıymetli tarım alanlarımıza kural dışı yayılmaya başlayan sanayi tesislerinin, özellikle boyahanelerin tehlikeli atıklarını herhangi bir işleme tabi tutmadan yakınlarından geçen derelere bırakmaları, bölgesel kirlenmeleri başlatmıştı.
Bu konuda bir anımı aktarayım size, bir gün rahmetli Şükrü Şenkaya’yı Yeşim Tekstil fabrikasında ziyaret ettim, konu çevredeki fabrikalardan hiçbir işleme tabi tutmadan bırakılan kirli sulara bir çözüm oluşturmaktı. Aslında Yeşim Tekstil’in yoğun bir atığı yoktu ama Gürsu- Kestel arasında ovada yerleşmeye başlayan kaçak boyahaneler büyük sorun yaratmaya başlamıştı. İhtiyaçları olan suyu açtıkları kaçak derin kuyularla ovanın altındaki yeraltı suyu rezervinden karşılıyorlar, bazıları deşarj ettikleri yoğun kimyasal kirliliği olan suları, yine fabrika sahasında açtıkları derin kuyularla yeraltına pompalıyorlardı ve bu bilinçsizlikleriyle bindikleri dalı kestiklerinin farkında bile olmuyorlardı, aslında kullandıkları yeraltı suyunu kirletiyorlardı. Bazıları da kirli atıklarını yakınlarında akan drenaj kanallarına salıveriyorlardı. Şükrü Şenkaya konuyu çok iyi anladı, ovadaki sanayicileri topladı, kendilerine yaptıkları bu büyük yanlışı anlattık ve çözüm olarak ta Gölbaşı barajından itibaren ovanın doğu kesimindeki, Yeşim Tekstil’in de dahil olduğu, tüm sanayi tesislerinin kirli sularını arıtmak üzere bir tesis kurma kararı aldırdı. Bu karar sonrasında arıtma tesisinin projesi yapıldı, inşaatı tamamlandı ve bölgedeki tüm sanayi tesislerin atık suları arıtılarak ovanın drenaj sistemine bağlandı.
O yıllarda ovanın diğer bölümünde OSB dışında kirletici atığı bulunan pek tesis yoktu, OSB de kendi arıtma tesisini yaparak tüm kirli suları arıtmaya başladı. Bağlantıları Nilüfer çayınaydı, OSB tesisi devreye girmeden kirlenmeye başlayan Nilüfer de temizlendi ve tertemiz sularıyla Bursa’mıza renk katmaya devam etti. Ama ne yazık ki bugün Nilüfer Çayı da, arıtılmadan bırakılan sanayi deşarjları nedeniyle kirlendi, zehir akıtmaya başladı.
Yine Başkanlığım sürecinde bir toplantı nedeniyle Fransa’nın Lyon kentine gitmiştim. Konuşulan konular içinde iklim değişikliği ve çevre kirliği ile mücadelede sürdürülen çalışmalar da vardı. Lyon Belediye Başkanı, özellikle sanayi tesislerinin kirli su deşarjlarının kontrol sistemini anlattı. Her fabrikanın kendi arıtma tesisi varmış, ama çok sıkı kontrol altında çalıştırılıyorlarmış, belediyenin görevli teknisyenleri herhangi bir günün veya gecenin herhangi bir saatinde, kimseye haber vermeden fabrikaların deşarj kanallarından numune alıp tahlil ettirirlermiş, ola ki bir kaçak kirli su deşarjı olsun, önce yüklü bir para cezası, tekrarı halinde fabrikada üretimi durdurma kararı bile verilebilirmiş, bu kararlı kontrol düzeni sayesinde o güne kadar bu tür hiçbir vaka yaşanmamış.
Bizde de, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kirli suların deşarjı konusunda koyduğu kurallar var, ancak bu kuralların işlemesi ve kontrolü, yukardaki Fransa örneğinde olduğu gibi, kesin tavırlı bir uygulama düzeninde olursa, ki değil, bizim de sularımız pırıl pırıl akar, köylülerimiz, çiftçilerimiz de bu sularla ekinlerini sularlar ve bizim sağlığımızı koruyacak tertemiz sebzeleri, meyveleri bize sunarlar.
Bir süredir devamlı sanayici dostlarıma sesleniyorum, bugün de deşarj sularını arıtmadan yakınlarındaki derelere salan sanayicilerimize diyorum ki, sıkı kontrol altına alanlar olmasa da siz, hem kendi neslinizin, hem de çevrenizde yaşayan insanların sağlığını koruma bilincine sahip olun…
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?