Yeni bir öneri, madem küresel ısınmanın müsebbibi sera gazlarıdır, gelin karbonu tutalım, atmosferden geri çekelim ve depolayalım.
Bugün toplumlar olarak ne kadar atmosfere sera gazı salınımlarını azaltma yolunda yoğun çaba harcasak bile, dünya önümüzdeki yüzyıllar boyu ısınmaya devam edecek, Kuzey Kutbu buzulları, geri dönüşümü olmayan bir erime süreci içinde kalacak. Bunun nedeni iklim değişikliğinin kısır, kendini sürdüren bir döngü olmasıdır.
Atmosferdeki metan ve karbondioksit zamanla ısınmayı sürdüren daha fazla sera gazı açığa çıkarıyor. Bilim adamları bu hareketi durdurmanın tek yolunun, karbondioksiti atmosferden geri çekme olduğunda birleşiyorlar.
Bu çalışmalar içinde, 1850 ile 2500 yılları arasında yapılacak çeşitli salınım azaltma senaryolarının dünya iklimi üzerindeki etkisini modellediler. Model, bu süreç içinde salınımların 2020’de tamamen durması halinde, 2500’deki deniz seviyesinin 1850’den 2,5 m daha yüksek olacağını, gösterdi.
Yine model, çalışmada öngörülen 3C derece sıcaklık artışını önlemek için, salınımların 1960-1970 yılları arasında tamamen sıfırlanması gerektiğini buldu. Bu anlamda iklim değişikliği, insanlık farkına varmadan, 50 yıl önce geri dönüşü olmayan bir doruk noktasıyla patladı. Bilim dünyası 1960’larda küresel ısınmayı biliyordu.
Paris İklim Anlaşması, atmosfer sıcaklığının 2100 yılına kadar 2C dereceden fazla yükselmesini engellemeye yetecek kadar sera gazı salınımlarını azaltma hedefini, taahhüt altına aldırdı ülkeleri.
Ancak bilim dünyasının oluşturduğu, yukarda anlatılan modelde, tüm salınımlar 2100 yılına kadar sıfırlansa bile, 2500’deki deniz seviyeleri 1850’dekinden yaklaşık 3 metre yüksekte olacaktı.
Dünya’nın sıcaklıkları, Paris Anlaşması’nın hedeflerini çoktan aşma yolunda. 2019 yılında yüzey sıcaklıkları açısından kaydedilen en sıcak ikinci yıl ve okyanuslar için şimdiye kadarki en sıcak yıl oldu. Kutupta buzulların erimesi, denizleri 2100’e kadar 5cm yükseltme ve yüz milyonlarca insan yaşam alanlarını kaybetme tehdidinde bulunuyor.
İşte bu koşulları ve sonuçlarını çok yakından izleyen bilim insanları, atmosferdeki sera gazı kısıtlamaları ne kadar başarılı olsa da, atmosfer sıcaklığını dengelemenin sağlanmasında, mevcut sera gazı kitlesinin azaltılmasının kaçınılmaz olduğunu vurguluyorlar ve sera gazlarının büyük ölçekli olarak uzaklaştırılmasına yönelik teknolojilerin geliştirilmesinin gerekli olduğunu, söylüyorlar.
Teknik terimlerle, bu strateji ‘’karbon yakalama ve depolama’’ olarak adlandırılıyor. Yeni çalışma, salınımlar sıfırlandıktan sonra daha fazla ısınmayı önlemek için, her yıl atmosferden en az 37 milyar ton CO2 emilmesi gerektiğini belirledi ki bu miktar fosil yakıt endüstrisinin 2018 yılında yaydığı toplam CO2 miktarıdır.
ABD, Kanada ve İsviçre’deki enerji santralları, CO2 salınımlarını düşürmek için şimdiden karbon yakalama ve depolama sistemini kullanmaya başladılar. Şu anda 21 ticari ölçekli karbon yakalama projesi dünya çapında faaliyet gösteriyor ve 22 proje daha geliştirme yolunda ilerliyor.
Bu projelerde atmosferde karbon yeraltının derinliklerine, tükenmiş petrol ve doğalgaz alanlarına veya CO2 yiyen alglerle dolu depolara dolduruluyor.
İşte size dünyanın ve insanın geleceğini karartma yolunda hızla ilerleyen iklim değişikliğine ‘’Dur’’ deme yolunda atılan, sıra dışı ve fakat çok etkin bir adım…
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?