Sayın Başkanın 2021 yılı için planladığı çalışma programına aldığı konuları ve köşe yazarlarımızın değerlendirmelerini dikkatle okudum, ilgimi çeken birkaç konuda ben de Sayın Başkan’a faydalı olacağını umduğum bazı bilgileri aktarmak istiyorum.
Aslında Sayın Başkan 2019 yılına girerken de Ekohaber Gazetesi’ni ziyaret etmişti, konuşulan konular arasında Uludağ da vardı, ben de bu ziyaret sonrası, Uludağ’ın özellikleri ile dünya turizmine açılması yolunda yapılması gerekenleri çok detaylı olarak ve yine Alp dağlarını örnek göstererek, ‘’Dört Mevsim Uludağ’’ başlığı altında üç yazımla kendisinin bilgisine sunmuştum ve yaz aylarında Alplere gidip oradaki yaşamı görmelerini önermiştim. Ama o gün bu gündür bu yönde adımlar atılmadığını gördüğümden, bu bilgileri özetleyerek tekrar sunuyorum;
Önce bir sevincimin altını çizeyim, başkanın, ‘’Ben yeni hatalar yapmayacağım, Yunuseli’yi Bursa’ya emanet edeceğim’’ cümlesinden, bu değerli alanı yapılaşmaya açmayacağını hissettim, inşallah doğru hissetmişimdir.
Beni esas sevindiren konu, Uludağ’ı mercek altına alması ve ‘’Otelcilerle toplantı yaptık, Uludağ’ı 12 aya yayabilmek için çalışmalarımız var, orada termal su arayacağız’’ ifadesi oldu.
Ancak Sayın Başkanım, atmayı planladığınız adım yanlış, önümüzdeki yaz aylarından birinde, Uludağ otelcilerimizi de yanınıza alarak, bugün kış turizminin göz bebeği olarak benimsenen Alp Dağlarını gezin. Otelcilerimiz Alp Dağlarını hep kendine örnek alırlar ama gözleri daima kış aylarını görür, oysa bugün Alp otelcileri şunu diyor, ‘’Biz artık kış turizmcisi değiliz, gelirimizin %65’ini yaz aylarında kazanıyoruz.’’ Evet, bu çok doğru bir tespit, yaz ayları geldiğinde, doğa içinde tatil yapmak isteyen milyonlarca Avrupalı, arabalarını evlerinde bırakıp, trenlerle Alp bölgesine akın ediyor, belli merkezlerden teleferiklerle, sırtlarında çantalarıyla dağlara çıkıyorlar. Alp Dağları yaz koşullarına göre çok kapsamlı düzenlenmiş bir alt yapıya, ormanların içinde ki genelde köknar ormanı, Alpler dışında bu çam türü sadece ULUDAĞ’DA var, hiç ağaç kesmeden oluşturulmuş çok geniş bir patika ağına sahip. Patika ağı haritalanmış, her kesişme noktasında, aynı trafik yollarında olduğu gibi, oklarla gideceğiniz yön ve bir sonraki kavşağın uzaklığı işaretlenmiş, hatta kaç dakikada yürüyebileceğiniz yazılmış, kaybolmanız mümkün değil. Benim gördüğüm yıllarda herkes elindeki ağ haritalarıyla gidecekleri güzergahları belirliyorlardı, bugünün gelişen teknolojisiyle artık işleri çok daha kolay, ellerindeki telefonlarıyla yürüyüş programlarını uyguluyorlardır.
Bu bilgileri tekrar sunup Sayın Başkana sesleniyorum;
Önce Uludağ’ın, yabancı turistlerin çok ilgisini çekecek özelliklerini, Uludağ Üniversitemizin değerli bilim insanları tarafından belirlenmiş bitki örtüsünü önünüze açın. Evet, dünyada sadece Uludağ’da yetişen 37 tür, sadece Türkiye’de yetişen 150 tür endemik bitkilere sahibiz, işte bu değerlerimizi de dikkate alarak, Uludağ’da çok geniş alana yayılacak bir yürüyüş patikaları ağı oluşturun. Aslında bu ağın iskeletini oluşturacak bir patika güzergahı var. Bizi, ortaokul yıllarımızda büyüklerimiz Gökdere vadisinden Uludağ’a bu patikadan çıkartırlardı, patika Otelgözü diye adlandırılan bir noktada, oteller bölgesini Kirazlıyayla’ya bağlayan patikayla kesişirdi. Otelgözü’nde, içinde şöminesi de olan bir barınak binasında kamp yapardık, ekmek almaya Kirazlıyayla’ya veya oteller bölgesine bu patikayı kullanarak giderdik. Diğer bir değimle Uludağ yürüyerek dolaşıma yabancı değil, köklü bir geçmişi de var. Ayrıca el değmemiş alanları da var, örneğin Alaçam bölgesi, köyün arkasındaki geniş düz alanda başlayıp, ormanla kaplı dik yamaç içinde dolanarak tırmanılacak, ormanın bitiminden Uludağ’ın zirvesine uzanacak bir patika ağı oluşturulabilir. Bu ağa İnegöl’den de bağlantı yapılabilir. İşte bu ağları yukarda açıkladığım tarzda sahaya yayın, aynı Alplerde olduğu gibi, işaretlerle donatın, endemik bitki alanlarını elektronik ortamda haritalandırın, sahada da işaretleyin. Bu işleri yapmak için büyük paralara gerek yok, gelişmiş teknolojiyi kullanarak bilgi üretmek ve bunları dünya turizm pazarına sunmak yeterli olur. Patika ağının oluşumunda sakın ola ki herhangi bir ağaca ve bitkiye zarar verilmesin, bu hem Uludağ’ın bu eşsiz değerlerine sahip çıkmanın gereğidir, hem de Uludağ’ı ziyaret edecek potansiyel turizm ailesinin en hassas olduğu bir eylemdir, eğer ziyaretleri sürecinde doğaya zarar verildiğini görürlerse çok derin bir eksi puan kaydederler.
İşte bu hazırlıklarınız tamamlandığında, yürüyüş patika ağımızı ve bu paha biçilmez değerlerimizi dünya turizm pazarına tanıtın, bu adımları doğru atın, bakın ULUDAĞ 12 ay turizmde nerelere uçacak…
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?