‘’Selvin Öğretmen Montessori Anaokulu bahçesine nakledilen zeytin ağaçlarından biri’’
Zeytin benim DSİ yaşantım içinde de önemli yeri vardı, İnegöl yan derelerinin taşkın koruma projelerini yürütüyorduk, güçlü yağışlar olduğunda derelerin yukarı havzalarında dik yamaçlar kayar, yatakları doldurur, sular ova bölümlerinde yataktan taşar ve zarar verirdi. İnegöl’de böyle bir taşkın projesi yürütürken, Yalova Zeytincilik Enstitüsüyle işbirliği yapmıştık, biz yamaçları kademelendiriyorduk, onlar da bu kademelere zeytin fidanı dikiyorlardı. Bu fidanların bakımını çevre köylüler bırakmışlardı, zeytinler büyüyünce geliri onların olacaktı. Zannederim o alanlar şimdi, yetiştirenleri zengin eden, zeytinlik olmuşlardır.
Yine DSİ yıllarımda Tunus’ta BM tarafından sürdürülen bir proje uygulamasını yerinde görmüştüm. Bu proje kapsamında, ovaların boş olan bölümlerine hurma ağacı, yamaçlara da zeytin ağacı dikiliyordu. Bu uygulamanın bugünkü görüntüsü şöyle, Avrupa’nın en büyük zeytinyağı üreticisi İspanya, ikinci İtalya, üçüncü Yunanistan, dördüncü Türkiye ve beşinci Tunus!!!
Yazımın bu bölümünde sizlere çok önemli bir tecrübemi aktaracağım, bugün birçok zeytinlik alanda, başka amaçlarla kullanılmak üzere, üzerlerindeki ağaçlar bilinçsizce kesiliyor, oysa Zeytin çok güçlü ve uzun ömürlü bir ağaç türü, 150 yıl boyunca verimini kaybetmeden yaşıyor, çok uzun yıllar yaşayanlar da var, yanlış hatırlamıyorsam Kıbrıs’ta 3000 yaşında olan var. İşte zeytinin bu değerli yönünü dikkate alarak onları KESMEYİN, NAKLEDİN, diyorum. İşte size bu konuda içinde yaşadığım bazı uygulamalarım;
Başkanlıktan sonra mühendis olarak, Bademli’de 43 villanın yer alacağı bir projede çalıştım. Proje alanın yarısı zeytin ağaçlarıyla kaplıydı. İşi sürdüren firma hemen ağaçları kesme niyetindeydi, ben araştırdım, rahmetli olan bir ziraat teknisyeni arkadaşım, çok kolay naklederiz, dedi. Onun kontrolünde tüm ağaçları budadık ve kökleriyle beraber inşaat alanının dış kenarına naklettik. İnşaat süresince bakımlarını yaptık, inşaatı tamamlanan villaların bahçelerine üçer adet zeytini tekrar naklettik. Hepsi tuttu ve sitenin adını da OLEA43 koyduk, zeytinli 43 villa. Sitenin ön bölümünde, yol seviyesinin altında sosyal tesis vardı, yapı, üzerine 1m toprak yayılacak şekilde projelendirildi ve böyle uygulandı. İnşaat bitince bu alana da zeytin ağaçlarını naklederek diktik, Bademli’ye giderseniz önünden geçerken sitenin giriş bölümündeki çim alanın içinde zeytinleri görürsünüz, oysa onun altında sosyal tesis var, adı üstünde, zeytinlik içinde yerleşmiş bir site, OLEA 43 ismine yakışır bir site.
Evet ne yazık ki çevrede sık sık görüyorum, zeytinlikler acımasızca kesilip, ya yerleşime açılıyorlar, ya da meyveliğe dönüştürüyorlar. Oysa ‘’3573 sayılı Zeytinliklerin korunması ve Yabanilerin Aşılanması Hakkında’’ bir yasa da var. Bu yasaya göre önüne gelen, istediği anda zeytin ağaçlarını kesemez, özel durumlarda yetkili mercilerden izin alınarak kesilebilir.
Yakın yaşadığım iki olayı aktararak yazımı sonlandırıyorum, Aksungur köyü yakınında kızımın anaokulu var, Selvin Öğretmen Montessori Anaokulu, geçmiş yıllarda okul yakınında bir zeytinliğin kesildiği bilgisini almıştım, sahibiyle konuşarak iki adet zeytin ağacını, OLEA43 deneyimime dayanarak okul bahçesine nakletmiştim. Birkaç ay önce de yine çevredeki bir başka zeytinliğin kesilme haberi geldi, oradan da dört zeytin ağacını okul bahçesine naklettik, hepsi canlı, ürettikleri zeytinler, çocuklarla beraber, her yıl toplanıyor.
Bu deneyimlerime dayanarak zeytinliğini ortadan kaldırmaya niyetlenenlere ve de yürürlükteki yasa uygulayıcılarına sesleniyorum, zeytinlik arazinizin kullanım şeklini değiştirmek istiyorsanız, lütfen zeytin ağaçlarını kesmeyin, sahip olmak isteyenleri araştırın ve boş alanlara nakledin ki daha nice yıllar boyunca, torunlarınızın da karnını doyursun…