% 90 gibi büyük bir oranda etkili ve aynı zamanda insan sağlığına bir risk yaratmayacağı kabul edilen aşının mucidi bir Türk çift. Gurbetçi bu bilim insanlarımızla gurur duyuyoruz, toplumumuzu dünyaya tanıtmada çok büyük katkı koymuş oldular.
Diğer taraftan aşının üretim ve pazarlama içini yürütecek ABD’li ilaç şirketinin de neredeyse tüm üst düzey yöneticilerinin Türk olduğu biliniyor. Yani bu aşının hem buluşu hem de dünyada uygulanması ülkemiz insanının damgasını taşıyacak.
Şu ana kadar; Avrupa Birliği haricinde toplam 13 ülke aşıyı sipariş etmiş durumda. AB üç yüz milyon doz siparişle Kanada’ dan sonra en büyük alıcı konumunda. Kanada’nın vatandaşı başına on doz aşı sipariş ettiği görülüyor. Mısır, Özbekistan ve Kosta Rika’ da listede dikkat çeken ülkeler.
Açıklandığı üzere, aşı ikiz dozda uygulanıyor. Bir dozun yaklaşık 20 USD bedelle satılacağı açıklandı, yani kişi başı yaklaşık 40 USD bir maliyet söz konusu olacak.
Aşının -70° C korunması mecburiyeti, lojistiğini bir miktar komplike hale getirse de problem yaşanmayacağı anlaşılıyor. Uğur Şahin’ in yaptığı açıklamaya göre, aşı -70° C’ in altına beş defa inmeye izin veriyor, normal buzdolabında da 5 gün saklanabiliyor.
Şimdi tüm gelişmiş ülkeler lojistiğin nasıl çözüleceği ve kime nerede aşı yapacağını programlıyor. Özel aşılama üniteleri planlanıyor, isim listeleri hazırlıyorlar.
Uzmanlar Türkiye için 100 milyon aşısının yeterli olabileceğini ifade ediyor. 40 USD’ den bir hesapla toplumuzu sağlığına kavuşturmamız için yaklaşık 4 Milyar USD ‘ ye ihtiyacımızın olduğu görülmektedir.
Şimdi gelelim; son günlerde devletin en üst makamlarından yapılan açılmalara; “ Aşı insanoğlunun ortak malıdır, aşı şirketlerinin kar hırsına kurban edilmemelidir”.
Aşıyı bulan Türk, üretecek ve pazarlayacak şirketin yönetiminde Türk ağırlığı var. Aşı, gelişmiş toplumlarda bir hamburger fiyatına teklif ediliyor.
Yukarıdaki ifade, henüz sipariş verilmemesi ve lojistik için bir çalışma olmaması bize, bundan böyle aşımızın maske olmaya devam edeceğini söylemektedir.
