Bugün bazı tespitlerimizi paylaşmak istiyoruz.
Ülkemizde cenaze, askere alma ve acil ambulans hizmetlerinin iyi olduğu bilinir. İlk tespitlerimiz 112 Acil Çağrı Merkezi hizmetleriyle ilgili. Şehirlerin büyümesi nedeniyle ambulanslar artık neredeyse tamamıyla navigasyon yardımıyla hastaya ve ilgili hastaneye ulaşmaktadır. Navigasyon sistemlerindeki yetersizlikler hastaya ve acile ulaşımda gecikmelere neden olabilmektedir. Yeni açılan köprü, alternatif yol imkanlarının navigasyonlara güncellenmesinin zaman alması bir sorundur. Kendi vakamızda bunu tecrübe ettik. Ancak gelen ekibin kabiliyet ve hizmetini yere göğe koyamayız. Birbirinden değerli üç genç insanın ilk andan itibaren her adımı doğru attıklarına, disiplinlerini hiç bozmadan protokolleri titizlikle uyguladıklarına şahit olduk. Yolculuk sırasında hasta takibi yanında ve insanı bir refleksle moral vermeyi de ihmal etmediklerini gördük. Bu noktada otomotiv sektörünün başkenti olması sebebiyle Bursa’nın yapması gereken bir iş olduğunu söylemek isteriz. Yollarımızın kalitesi bellidir, hastaların hastanelere ulaşması sırasında daha az sarsılması için ambulansların bakım ve darbelerin azaltılması için amortisör sistemlerinin yenilenmesi gibi adımların atılması yerinde olacaktır.
Sonuçta, personel kalitesine tam not veriyoruz ancak navigasyon sistemlerinin güncel tutulması ve ambulansların elden geçmesinin sağlanabilmesinin gerektiğini düşünüyoruz.
Uludağ Üniversitesi Bursa’ya çok şey kazandırmıştır. Özellikle Tıp Fakültesi Bursalılara hem sağlık hem iş imkanı sağlamıştır. Bursa’nın insan kaynağının yükselmesine çok büyük katkıları olmuştur. Üniversite hastaneleri aleyhinde gerçekleşen onca olumsuzluklara rağmen öğretim görevlilerinden, doktorlara, fakülte öğrencilerinden, teknisyenlerine, hasta bakıcılardan, idari personele gösterilen özveriyle işlerin hala belirli bir kalitede yürüdüğü anlaşılmaktadır. Ekonomik olarak cendereye alınan üniversite hastaneleri gelecekte büyük bir sorun olarak karşımız çıkacak ve biz vatandaşların kayıplara uğramasına neden olacaktır.
Bursa üreten, nispeten zengin bir şehirdir. Gerektiği şekilde üniversite hastanesini ihya edebilir. İnsanların gayretleriyle ayakta tutulmaya çalışılan Tıp Fakültemiz’de daha fazla insanımızın daha iyi şartlarda sağlığına kavuşması sağlamak hepimizin görevidir. Başınıza bir kaza geldiğinde sizi hayata döndürebilecek yer burasıdır. Önemli bir travma veya acil sağlık probleminde en hayati girişimin yapılabileceği başka bir yer yoktur.
Sağlık hizmetinin bilimsel açıdan ele alındığı bir merkezden bahis ediyoruz. Gece yarısı ağrı hissettiğinizde odanıza röntgen makinesi getiren bir anlayış. Ne yazık ki eskimiş, yorulmuş bina, ekipmanlar nedeniyle sorunlar yok mu? Tabi ki var; ancak odadaki bir dolap kapağında tespit edilen arıza için yarım saatte bir ustanın gelebilmesi işletme anlayışı açısından bir önemli bir gösterge.
Hastane fiziken yetmiyor, insanlar ameliyat ve görüntüleme hizmetleri için sırada bekliyor. Pandemi de bile hastane dolu. Demek ki; Bursa’nın üniversite hastanesine bir şeyler yapması gerekiyor. İnsanımızı yaşatmamız lazım sonuçta...
Hoca olarak ifade ettiğimiz öğretim görevlileri uzun bir emekle bu noktaya geliyorlar. Takdir edilmeleri gerekiyor, bizce tam zamanlı çalışan öğretim görevlilerin üniversiteden akıllarının dışarıda kalmayacağı seviyede yüksek gelir etmeleri sağlanmalıdır. Üniversiteye yeni bir cami kazandırmak için çalışmalar devam ediyor, harika. Yalnız yapılmakta olan alan hastaneye ek bina yapımı olarak planlansa daha iyi olurdu. Üniversitenin eski camisini bilenler var mıdır? Çok estetik bir yapıdır, fazla bilinmezdi. Bursa’ dan toplanan büyük maddi imkanlarla yapılmaya çalışılan bu Selatin Cami’ye aslında Bursa’da daha iyi bir yer bulunabilirdi. Artık yapacak şey yok ancak yatak bulamadan dönen hastaları görünce bu husus aklımıza geldi. Özellikle şu pandeminin bizi teslim aldığı şu dönemde sağlık çalışanlarının önemini daha iyi anlıyoruz. Çok zor bir işleri var, ağrı, ıstırap çeken ve haliyle sabırsız insanlara şifa olmaya çalışıyorlar. Hep birlikte onlara sahip çıkmalıyız.
Sağ olsunlar...
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?